ÇÜNKÜ DÜNYA ÖPÜCÜK ÖLÜLERİNDEN YAPILMIŞTIR(Zeyno bu yüzyılın neresindedir, bilmiyorum onu kaybettim bu kalpsiz yüzyılın içerisinde ama eminim ki ayaklarını suya sarkıtıyordur şu anda bu onun için sonsuzluk kadar güzeldir) sonsuzluk yasal değil, çok kırıcısınız sayın anlam susuzluk hissi veriyor içinde fazla dolaşınca ama hayal kuraklığına iyi geliyor sonsuzluk ne zaman ihtiyacım olsa ay ışığında yıkanmış bir duygu havalanıyor çalılıktan aniden bir yol çıkıyor karşıma daha önce incinmiş biri tarafından gidilmiş bir yol uzun mesafeli sesler takılıyor peşime yakılmayla tehdit edilmiş ağaçların geçmişi kırışmış köylerin iyileşme ihtimali eşlik ediyor umutlanıyorum, dönüp sesleniyorum coşkuyla: “hüzne inanmayan benimle gelmesin!” ah,ne büyük söz: “hüzne inanmayan benimle gelmesin!” ve ne büyük aldanış, aldanış senfoni tadındadır görünmez orkestrayla çalınan herkesin huzurla dinlediği kimsenin duymadığı yorgun sular geçiyor yanı başımdan külden düşünceler, veda ustaları yeni zindanlar için götürülen tel örgüleri ağlatılacak yeni bölge isimleri hafızanın uykusuz sürücüleri geçiyor son hızla içinde annem olan o evde uyanıyorum annemin yüzü dünyanın en tenha ülkesi aynaya bakıyorum, aynadaki bilgiye yolu hatırlatıyor yeniden bilgideki buz yol hiç yasal değil sayın anlam, çok kırıcısınız yol ki henüz uyanılmamış düşler içeriyor yol ki yanıtlanmamış taşların öyküsü neydi gök gürültüsü etkisi yapan o sözcükler neydi Zeyno, bildin mi sen? yoksa çarpıp duran bir kapı mıydı? Sonra arkama baktım; kim kalmış hüzne inanan kim karşı duran metal yağmuruna kim reddeden kan ve kılıç yasalarını, kim? baktım ki kuş gölgeleriymiş o kocaman gürültü baktım ki karşıdan el sallıyor boşluk gülümsüyor ve üstelik hiç yenilgisi yok çünkü dünya öpücük ölülerinden yapılmıştır her öpücük ölüsü bir coğrafyaya aittir ve haritalardaki çığlığı duymayanlar için sonsuzluk masanın üzerine bırakılmış kirli bir bardaktır sadece sonsuzluğu değil içilmiş zamanı gösterir o bardak ah,ne büyük sözmüş: “hüzne inanmayan benimle gelmesin!” duyulmayan anlamın en görkemli gösterisi tek yürüyenlerin hissettiği iyileştirici güç tecrübesiz minik düşünceler anlattı bana bir kelebek bulutunda yol almakmış yaşam ama biliyorum, Zeyno yüzyılın herhangi bir yerinde ayaklarını suya sarkıtıp yıldızları izliyordur şu an |
belki Hüseyno'nun yüzyıllık köklerinde dal veriyordur yeniden...ya da "sessiz ol!" diye gözdağı veren baltasının keskin gövdesinde yığınla "karınca kolonisi"nin o savaşçı ve direngen ruhuyla can veriyor kim bilir...
ne denir ki...harikasın!..iyi ki varsın!..
çokça sevgiler...
p.s: kitabına yeni başladım...ve gülümsüyorum çınar ağacına verdiğin ismi okurken...çok iyi diyorum...çok iyi!..