EVLERİN PARMAKLARI ÖLÜYDÜ(bir kitapta okumuştum: “gerçek, hiçbir yerde değildir bazen”) yalnızlık çok oynak, hiç durmuyor yerinde yavaş yürüyor ama çok hızlı ilerliyor yetişemiyorum arkasından haberler de hiç durmuyor yerinde sözcükler, bombalar, füzeler de öyle savaş nedir diye bir soru da yürüyor benimle aynı anda adım atıyoruz aynı anda dönüp bakıyoruz birbirimize “savaş, onursuzların zevk barınağı” dedim yüksek sesle sesim yankılandı gri koridorlarda aynı anda adımı kara listeye aldı devlet devletler büyük devletlerin oyuncağıdır (gerekirse Huriye’ye dört adam gönderirim bu tarafa sekiz füze attırıp savaş gerekçesi üretirim diyordu ağzı kan kokan Huriye, bizim kadim komşu kızımız sonra acımasızca geçti üstünden uzak yakın bütün komşular adı orospuya çıktı bu yüzden Huriye’nin hepimiz biliyorduk bu işte bir mit yeniği vardı) herkes biliyordu bunu herkes susuyordu herkes gidip ona veriyordu oyunu bile bile “herkes” dünyanın en zavallı sözcüğü “herkes” dünyanın en büyük çöplüğü bir yerde katilleri yüceltiyorsa büyük çoğunluk erdemler ormanı bomboştur orada yürüye yürüye az sonra dolmuş durağındayız ben ve savaş nedir sorusu durakta bekleyenlerin her biri dolmuşuna binip gidecek bir yere bizim binip gideceğimiz yok geziniyoruz sadece dolantı diye bir sözcük yanaştı alıp götürdü savaş nedir sorusunu yanıtlandığı için ölüydü artık soru baş başa kalıp göz göze geldik dolmuş durağıyla baktım durağın camları üşüyor anlamını yere düşüren insanın soğukluğundan ceketimi ona verdim iç cebimde sakladığım öykü tanecikleriyle siz gidin dedim görünmez arkadaşlara siz gidin, siz gidin ben bir sonraki düşle yetişirim size sözü kısmayı yolu uzatmayı seviyorum yeni çıkmazlara giderken eskimiş evlerin yanından geçiyorum arkası kovulmuşluk kokan sıra sıra duvarlar üstüne yapışan uğultular, düşüşler, kırıklar kimse yoktu içeride hiç kimse yoktu, hiç evlerin parmakları ölüydü dedim ya yalnızlık çok oynak bir o kadar da sempatik bazen ortalıkta hiç gözükmüyor bazen her yerde pejmürde kılığı veya smokiniyle tanrı muamelesi yapılıyor ona bütün mekânların sahibidir o ve dünyanın en büyük emlak zengini (pavyonlar, gece kulüpleri, neonlu caddeler, yüksek sosyete istasyonlar, terminaller şirketler, patronlar, patronların metresleri makamlar, yüksek maaşlar felsefeyle yürüyen mafya petrol kuyuları, paralı yollar görkemli şehir hastaneleri geçiriliş garantili köprüler kripto para, borsa, dolar bir de şarkıları vardı: “beraber euroduk biz bu yollarda”) “gerçek, hiçbir yerde değildir bazen” sözünü bıraktım eski yerine incitmeden tekrar düşündüm: “her zaman her yerdedir gerçek” onu şimdi gönderip bir sonraki düşle asla yetişemezsin ona |
İnsan öyle
yaşam böyle olmalının bence yanı
Hiç bir şey aynı değil
Varsayılan la var olan
Orda bir yerde yanlış durmadan türerken
Ölüyor insanlar kuşlar çocuklar merhamet iyi niyet adalet
Ölüyor
Düşte varedilen
Var olmalıydılar
Tebrikler