5
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
655
Okunma
“Bir ışık aradığında önce daha da derin bir karanlığa düşersin.”
-Carl Gustav Jung
(Adalet, direniş ve başkaldırı…
üçü de düş halinde, yalınayak
ve yaralı olarak bırakıp gitmiş insanı)
düşleri tamir ediyorum karşılık beklemeden
insandan koşar adım kaçan düşleri
sokaklar, evler, ülkeler, oyuncak arabalar, öyküler
onlar da uğruyorlar bana ara sıra
insan uğramasın, insanın tedavisi yok
caddelerin kalbi görünmez bıçaklarla dolu
bileniyorlar birbirlerine insan kavramının içinde
bir keskinlik kolay kazanılmıyor öyle
sere serpe yayılıyor caddeye kötülüğün gövdesi
yürüdükçe kan içinde kalıyor ayaklarım
ayaklarım estetik olarak bir şiire böyle giriyor işte
çok şey var anlatılacak
kelimeler henüz bilmiyor bunu
anlatmayı deniyorum imge kullanmadan
hiç karıştırmıyorum bile buna güneş ve buğdayın gücünü
doğrudan bırakıyorum aşağıya gerçekçil anlatımı
zamanın elleri ufacık, tutamıyor
saniye farkıyla kaçırıyorum parçalanışın yüceliğini
anlamsızlıktan sıkılıyorum, caddeden kaçıp
eskimiş bir ideolojinin kıyılarına atıyorum kendimi
sevgi kılığına girmeyi seviyor kıyılar
kıyılar suyun sesini misafir etmekle görevli
kaç kere söyledim bunları hiç kimseye
kaç kere söyledim gözaltına alınmayı göze alarak
duvarların dibine atmayın içinde soru olan öyküleri
o öykülerin birinde yürürken hayallerim cebimde
ayağım kaydı, bir yaprak havada tuttu beni
güzel bir şeyin ihtimali hızla geçti yanımdan
saniye farkıyla kaçırdım ezilenlerin sessizliğini
(Marx görseydi ezilenlerin çıldırtan sessizliğini
mutsuzluk üreten fabrikalardaki işçi yığınlarını
düzeltmeler yapmak zorunda kalırdı Das Kapital’de
ve din afyondur demekle falan çıkamazdı işin içinden)
daha derin bir karanlığa düşüyorum önce
ışığı sonra buluyorum
görüyorum gözyaşının evrendeki yolculuğunu
tecrübeli bir dağın omzuna yaslıyorum yorgun sesimi
dağın omzu çürük, tutamıyor
öyle kolay oluşmuyor bir kamaşma
haz verir önce damarlara yayılış
birden hayatın masasına bırakılan o mektubu görürsün
her zaman olduğu gibi
şöyle başlıyor halk düşmanından gelen mektup
“siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda değil
hemen şurada, yakınızdaki şu kutsal binada
sizi sonsuz kere öpen bir kanunu büküyor olacağım”
yeni acılar çekeceksiniz
yine size en çok acıyı verenlere koşacaksınız
tanrı sizi duymayacak!
bir taşa başka bir taş düşse taş haykırır
insan haykırmaz, insanın tedavisi yok
sorularını düşürmüştür cebinden
sorulmadığı için bozulmuş soruları tamir ediyorum
tozlarını siliyor, yaralarını temizliyorum
kölelerin köleliği sevdiği bir düzende
usulca aşağı bırakıyorum iyileşmiş soruları
kölelerin elleri ufacık, tutamıyorlar
5.0
100% (7)