SESLERİN SONSUZ BAHÇESİkapkara bir cümle sallanıyor boşlukta: “gelecek acı çekiyor” tepemizde duran dev bir balyoz yukarıya bakanlara üstüne düşecek gibi duran yukarıya bakamayışın Deccalidir o kamaşmayla başlamıştı seslerin ilk söndürülüşü nasıl da yükselmişti suskunluk bulutlarına övgü fark edilmedi yeryüzünün yüreğinin dinişi yas tutan küçük otların ağlayışı karıncaların, balıkların, dilsiz bitkilerin sokakları yakılan kedilerin hüznü ağaç köklerinde yaşam bulan misafir çiçekler gördükçe ağlıyorlar boşlukta sallanan o kapkara cümleyi ama insan görüp ağlamıyor çiviler kentindeyiz gövdemiz tahtadan ıssız bir cümle dolaşıyor evlerin içinde: “gövdemiz kırıntılar buzulu” ihanet edilmiş toprakların karla kaplı bağrında bir avuç turna yürekli güneşe bürünüşü düşlüyor kalın düşünceler dökülüyor gökten okunaksız yapıyor kalpten yapılmış mektupları adım atılan her yer anlamsızlığın bulanık damlaları yine de bitmiyor insanın eğilişi elleriyle karanlığı yokluyor bakılamayışın Deccali dev bir fenerle arıyor seslerin sonsuz bahçesini götürüp susturmak için başkaldırısı olanı ah, ne tuhaf, ne tuhaf! hep halklar ele vermiştir halk için başkaldıranı bir avuç taş yontucusu koyu bir cümle oluşturdu düzensiz kayalardan: “gördün ve sadece izledin gördün ve sadece izledin çiçek uzatanlara hançer gösterenleri” ah, keşke insan yerine ağaçların kalbine inansaydım is renginde bir duygu sallanıyor boşlukta: “derinlik acı çekiyor” derinlik, yağmalanmış ülke oraya varacaktık biz ayaklarımız yakılmasaydı oraya varacaktık düzeltmek için hislerin eğilişini |
Daha nicelerine. Sevgi ve saygı ile.