EL KADAR BİR ÇIĞLIKMIŞ SESİM(Gerçeğin yerine neyi koyarsanız o sizin gerçeğiniz olur) bütün yollar detoneydi o yüzden gidemiyordum hiçbir yere gidemiyordum elimde bir kalemle kala kaldım yitik çağın ortasında hüzünlü olmayı öğreten bir kalem kalem ki ellerimin unutkanlığını düzeltiyordu bir sahne koymuşlardı sıfır noktasını en iyi gören yere yaşlı bir assolist gibi sahneye çıkmıştı tarih ve hatırlatmıştı sevgisizliğin insanı getirdiği o simsiyah noktayı anladım ki sahip olduğum tek şey; avucumun içine saklanan el kadar bir yaşama sevinci tıklım tıklımdı hiçler bulvarı ve kostümcü dükkânları koşarak yanıma geldi anılar sepetini taşıyan çocuk dedi ki suyun alfabesiyle: “kalp üslup ustasıdır hiçbir şey dememiştir hayatta onun diliyle konuşmayan” bütün ömrümü toplayıp masanın üzerine bıraktı gördüm; ömrümün sadece bir demet papatya ettiğini onca affedilmez sözcük, onca anlam arayışı, onca hikâyeler denizi, onca iptal edilmiş çiçek onca kullanılıp atılmış sağır edici hayat kalbi kılıç ve kan ve büyük ölülerle dolu insanlar ah be dünya ne çok hakarete uğradın gidemiyordum detoneydi bütün istasyonlar gülümseyiş üretmiyordu bekleyenlerin yüzleri tanrının bıçaklayarak öldürdüğü kentlerin birinden bağırdım o kadar yüksek sesle bağırdım ki gidip küçük bir cümlenin kıyısından dinledim kendimi el kadar bir çığlıkmış sesim binalara çarpıp yere dökülen |
selamlar güzel insan...sevgilerimi bırakıyorum buraya...kal sağlıcakla...yürektesin...