Acizlik tonlamalarıyla nefesİsli dudaklarımdan artakalan izleri takip edebilsin diye yeniyetme aşklar Kandiller yakıp felaketlerime Kalbimin sekeratı için dipsiz yataklar arıyorum! ..... Gözbebeklerimi örten arsız karanlıklarda geziniyor Rüzgarın inatçı, gri fısıltıları Tüm gücüyle ölmeli diyor bir keşiş Zamansız kayıplarımın arefesinde Piç kalmış tüm tutkular ölmeli! Bunun için peyda oluyor uykularıma Gün ışığından hallice intiharlar Sesimi esaret altına almış üvey cümlelerde gizleniyorum Önüm, arkam Sağım, solum Hiç! Tanrı’nın, “Bir yalanı kaç sevişme ile ödüllendirebilirsin” Sorusuna cevabım… Aklımdan sarkan sanrılar Buz tutmuş sarkıtlar sanki Yürüyorum herhangi bir ölümlünün korku çölünde Fosilleşmiş şefkatimi sürüklüyor kibrim ardımsıra Ufkumu kirleten kuşların ağzında cehennem Ruhumdaki soğukluk nü Hangi tenin kıyısında dursam İrkiliyor Avuçları İlikleri Sevinçleri Kekremsi barış vaadediyorum kadere Mutlu olmuyor mazoşist alışkanlıklarım Kendime hediye ettiğim kış’ta bekliyorum Aklımın namusunu teslim edeceğim uykuyu .... Ellerime bulaşan kana ağıt yakmayı bırakmalı artık melekler Yönünü kaybetmiş inançlar çoktan düştü gecenin rahminden Kabullendim artık günahlarımın kutsanmışlığını Kabullendim göğüs kafesime istiflenmiş ateş böceklerinin varlığını Şimdi ben sana soruyorum Tanrı’m Artık ölmek için vakit tamam mı?! |
özel
müstesna satırlar
Tükçe zenginliği için de
teşekkürler
tebrikler