Gece ve Baykuş"İliklerimdeki ateşi can suyunla söndürebilir misin Tanrım?!" Gayrımeşru bir sevişme sonrasında Topuk seslerim çınlarken boş sokaklarda Ağzımda sakladığım gökgürültüsünü salıverdim gecenin içine Saçlarımdan süzülen koku nü Tüm bildiklerimi gömüp bir denizin dibine Cehaletimin şemsiyesi altında dinledim Deccalın saydam nasihatlerini Evet Nietzsche haksızdı! Ve dante cehennemini benim için tasarlamıştı Sırf bu yüzden Hiç olabilmenin tonlarındayken ben Üstümden kaç hayatı silkeleyip yere düşürdüm biliyor musun Tanrım?! …. Gayrımeşru bir sevişme sonrası çalınan kemanlara eş Kesemden boşalan bakire sırlar döküldü Yitik uykularına mum yakan her ölümlünün kucağına Ellerimde cenin acemiliği Dokunduğum her beden kayboldu kendi toprağında Oysa… Kemiklerim yok olsun istedim bir fırtına sonrası Hiç tadmadığım huzurun okyanusunda .... Şimdilerde… Çürüyen düşler mevsimi salınıyor son miladın aynasında Dilsizlik musallat olunca kelimelerin rahmine İsyan piç kalıyor lanetli ellerimde Bilmiyorsun Tanrım! Melekler oynaşabilsin diye şafak vakitlerinde Yeni bir yokoluş hikayesi asıyorum Eflatun’a öykünen ruhumun ağacına Türlerini ayrıştırdığım mefhumlar öpüyor zamanınım yakasından Kapı aralığında bekliyor hurafeler Lahzaları bileyip Ömrümün göbek bağını kesmek için bir çırpıda Ve ben… İnanç sarkacında kışkırtılmış anıları Ilık suya bırakılan zerrelerimde yeşertiyorum her seferinde Bir gün gelip yanımda uyursan diye Bir parça şefkat alıyorum tabutumun içine... |
mutlu yıllar