Uçurum kenarı parodisiNarım, Yelpazemdeki matemin rüzgarıyla alevlenen tenimin mührü Nurum, Ruhumun buklelerinde saklanan giz Siyahım, Tüm günahlarımı sorgusuz bağışlayıcım ... Sancımla tahrik olan parmakuçlarıma ziyafettir varlığın Bu yüzden Günahkar idamlardan çaldığım harflerle kurduğum cümlelerimi öp Kanayan dudak kıvrımlarından Öp ki, Şefkatsiz kelimelerim titresin Duamın dibine yaktığım mum ışığında Lekelenmiş itiraflarımı sarmaladığım incir yapraklarını bırakırken kapına Mabedinde nöbet tutan mevsimleri suçlama! İçi şer dolu şehrimin kasıklarında uyurken şeytan Uyandırdığım kıyametin boynuna asılsın Ucuz büyülerle süslenmiş sevişmelerim Ve dahi, Bir türlü sahiplenmeyi beceremediğim Tanrıların kimsesizliği Akrep zehriyle arındırdığım teslimiyetinden utanırken Medusa İnancının yaprakları dökülmüştü kış’ın ellerine Hatırlıyorum evet Gamzelerine nefsimle doldurduğum yasakların tadına bakarken sevmişti Kendi masallarında yarattığı fahişenin sözlerini Her ne kadar öldürmeden sevmeyi dilesem de Hep yakışmıştı ellerime neşter Bu yüzden acım kalbimin uçlarından damlamıştır Bir sonraki cinayet için kendime seçtiğim yolların üstüne Lakin aldırmadım! Şimdi yeni doğum hazırlığındayım benim için yaratılan asrın içine Üzerimde bakire yağmurların keskin buğusu Ve yüzümde Kutsal kitapların mahreminde bahsedilen masumiyet maskesi ... Ve nihayetinde İki bedenin külü koyulunca bir kavanoza Ağlar umursanmayan hayatlar Arzularındaki kayıplara… |
Ve nihayetinde
İki bedenin külü koyulunca bir kavanoza
Ağlar umursanmayan hayatlar
Arzularındaki kayıplara…
kutlarım...