ANLAM OYUNLARI(yirmisinde ya var ya yoktuk hatırlıyor musun o koyu kahverengi istasyonu ne güzel ayrılmıştın benden hayranlıkla izlemiştim seni büyük bir saygıyı hak etmişti sayın ayrılık kalakalmıştım elimde mektuplarımla o mektuplardan bir roman yazdım sonra “papatya suyuyla yıkanmış mektuplar”) biraz büyüyünce ışığa kavuşmuş köylerin sevincini yazdım hislerin yoldaşlığını, varoluşu ve insandaki büyük hatayı birden uyandım türkü söylerken yakılmışların çığlığıyla yirmi beş yaş bağırıp durdu kulağımın dibinde birkaç saniye arkamı dönüp uzaklara baktığımda dünyanın çöküşünü getirip dibimize bırakmışlardı çoktan usulca gelip yanıma oturdu yirmi sekiz yaşım sanki ayak ucunda yürüyordu fark etmedim bile sokaklardan kelime toplamaya başladığım günlerdi ruhsatsız fikirler ve heykelcikler yapıyordum onlardan yazar isimleri veriyordum her birine: bu Kafka, bu Dostoyevki, bu Sartre, bu Camus diyordum Yaşar Kemal, Mehmet Uzun ve diğerleri de var ama Marx’ın yeri ayrı, o benim bütün zamanlardaki favorim otuzlu yaşlar çok hızlı tükendi elimde devrim, başkaldırı ve çoğul eki vardı bazen gözaltına alınıp öldürülüyordu sözcüklerim yerine başkalarını bulup yeni sesler yüklüyordum hoş karşılanmıyordu bu sesler kör olmuş bir ülkede açlık oyunları, ölüm oyunları, anlam oyunları her şey kuşatılmıştı her şey kıstırılmıştı hayal gücünden başka kimse dokunamıyordu ona ne zaman ne insanlar, tanrı bile ama ortada anıt gibi duruyordu hâlâ dünyanın çöküşü çünkü başka yöne bakıyordu akvaryumdaki mutlu balıklar kırkların sonlarında, yazdığım kitap sayısı yediyi bulmuştu sekizincisi yoldaydı, ne tuhaf ne tuhaf dedim içimden ne tuhaf, hiçbiri seni anlatmıyordu çok şaşırmıştım başta buna belleğimdeki ayak izlerine bakınca anladım senden daha büyük belalara bulaşmıştım bu ülkede hiçbir şey eskisi gibi kalmıyordu eşyalar ve binalar yıkılıp yerine yenileri yapılıyordu ama eskiyen insanın yerine yenisi yapılamıyor öyle yorgun düşmüştüm ki anlamlar yurduna yürüyüşlerden günlerdir bir lokma sözcük girmedi ağzıma günlerdir muhteşem yeni yüzyılı izliyorum pencereden: (yeni yüzyılın karanlık sularında küçük bir kadın bağırıp duruyor sokakta gözyaşlarından ışık yapıp kız kardeşini arayan bir kadın bağırıp duruyor bağırıp duruyor devlete: Gülistan Doku nerede?) |