KARŞI KIYIYA DÜŞÜNCE TAŞIYAN BİR KAYIKÇIYMIŞIM BEN
(Gerçek bir roman karakteri olan sevgili Meral’e...)
zaman ne zaman başladı ne zaman bitecek sık sık düşünüyorum bunu sıra dışı bir tat bırakıyor ağzımda bu düşünce kaybolmamak için hemen çıkıyorum oradan ki çıkmanın anlamı ağırdır anıları koruyan ağaçların dalgınlığına çarpıyorum seçilmiş sözler biriktiren dallarından sararıp solmuş bir söz düşüyor önüme ’’kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.’’ ben o kurşunu hangi yaşta sıkmıştım yüreğime hatırlamıyorum, belki de sıkmamıştım belki de kurşuna dizmiştim oyuncak bir tabancayla bundandır kırk yaşından sonra o morg senin bu morg benim dolaşıp durmam işte böyle saatlerce yürüyorum kendi içimde yürüyorum ve bir tek Meral’e rastlıyorum bir de avucunda sımsıkı tuttuğu gülücük ölüsüne birkaç bin kent öteden sesleniyor bana biliyorum düş güçlerin oyunudur Meral’in seslenişleri uzakların dudaklarında buluşmak, ah bir seremonidir şiir üstüne şiir yazdırıyor aramıza giren o şanslı kentler sonra o şiirler final sorusunu da bilip seçilmişler için yazılmış bir romana dönüşüyorlar ne tuhaf! sevdiğim bütün kızların babaları faşistti elimde aykırı kitaplarla gidemezdim onların evlerine Meral’in babası yoktu, o daha çok küçükken babalar evlerin kabusu değilken henüz onun babası başka bir düşü seçip ayrılmış evden birden rüzgâr çıkıyor hayal gücünü süpüren rüzgâr sona eriyor ağaçların dalgınlığı tekrar çalışmaya başlıyor zaman kavramı kesiliveriyor Meral’in seslenişleri anılar koşar adım yuvalarına çekiliyorlar panikle küçük bir anı koşmak isterken ayağı takılıp düşüyor kaldırıyorum onu yerden yani kendimi neden kaçışıyorsunuz diye soruyorum ona gelmekte olan insan çölünü işaret ediyor eliyle kim olduğumu hatırlıyorum o insan çölünün içinde karşı kıyıya düşünce taşıyan bir kayıkçıymışım ben |
Meral'i görünce yüzüme en güzelinden mutlu bir tebessüm yayıldı...ve bu tebessümün yüz hatlarımı ele geçirmek istiyen son suikastçı hüznü de uzun bi süreliğine tesirsiz hale getireceğini düşünüyorum şuan...
kitabını aldım...hay allah! keşke okuduktan sonra bi yorum düşseydim buraya...en azından adaş'ımla kafa kafaya verip dertleşerek birkaç cümlenin belini kırma fırsatını kaçırmazdım:)
harikasın can! görüşmek üzere...çokça sevgiler...