YER ALTI KAYIKÇISII. kıvrak, dinç ve oldukça kullanışlıdır kin. uzun müddet dayanabiliyor bozulmadan insanoğlu içindeki buzlukta saklıyor kini üstelik kısa, tüy kadar hafif ve taşınması kolay bir defada çıkıyor ağızdan zorlanmadan: kin! II. sıradaki komedi yenilgiyle aynı boydadır ve sahtenin baş tacı edilmesi! bu yeni bir şey değil. bu retorikçiler çarşısının en işlek dükkanıdır orada herkes en az bir gülümsemeyi kasten öldürmüştür toplasan kaç gülümseme var ki zaten dünyada III. her yerde adamları vardır kinin tozların yürümesinde metallerin anlamında ağaçların telaşında yükseltilmiş sonbaharda yüzündeki kurtları gizleyerek konuşuyor sonsuzluk satıcısı: yeni hüzünlerimiz geldi, önce kim bakmak ister tadına? “ben” diye öne atılır evi sis parçacıklarından yapılmış olan üstü çiçeklerle örtülü bir tuzağa düşmektir “ben” demek bugün her “ben” diyen gizli çalgıcıların sesini duyduğunda, yarın bir yeraltı kayıkçısı olur karşı kıyıya gizemli ölüler taşıyan IV. kim kendini göğün sahibi sanırsa hayatında hiç kuşlarla konuşmamıştır. … “bellek, nereye dokunursan dokun, acı verirsin…”* … ama bellek dosttur yine de siyah düşüncelerin arasından gelip sana hatırlatır; içinde bir nehrin koştuğunu. bellek dosttur, kusursuz sularla öğretir sana kendini göğün sahibi sananı nasıl durdurabileceğini işte o zaman karşı kıyıya ölüler yerine düşünce taşıyan bir kayıkçı olursun işte o zaman kırılmış olur kinin saklandığı buzluk *George Seferis |