Etrafım; sonsuz bir su!(Eğer müziğin tarihi bitmişse geride müzikten ne kalmıştır? Sessizlik mi?-Milan Kundera) güzellik uzun süreden beri ortada yok sözcüklerin, tamircilerin, otomobillerin ve zihne dökülen çöplerin gürültüsü var kalbin yolu gölgelerle kaplanmış kimsenin geçtiği yok artık o yoldan elinde sopasıyla bekliyor zamanın gerçek kötülüğü kimse sandalyesinden kalkıp demiyor: aga bu ne! hayal gücüm erkenden kalkıp iş aramaya gidiyor her sabah dünya hayal kurmakla değişmez diyor onu görenler üzülüp eli boş dönse de vazgeçmiyor denemekten hep deniyor hep yeniliyor yine deneyip yine yeniliyor sonra yine deneyip daha güzel yeniliyor, iyi alışmıştı buna karnımızı ironiyle doyuruyoruz akşamları hatta fazla ironiden sınır dışı edildiydik geçen gün döndüğümüzde özür diledi bizden “fazla” kelimesi ama asıl kötülük kıpırtısız şefkatin belleğidir ve sağırlık sağırlık gününüz kutlu olsun ve ey ölmüş yol! ey öz zavallılık, ne kadar da somutsun somut eğilmez ama somutun derinliği yoktur ah, iyi yürekli kadınlar gezinmiyor artık buralarda iyi yürekli kadınlar pisipisine ölüyorlar “kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken” iyi yürekli kadınlar bir lokma gülüş için otlardan ilaç yapıyorlar ama iyi yürekli kadınlardan yazar olmaz anladım yazar bir insan değildir, ıssızlığın refleksidir ve bir şair aynı zamanda öpücük tamircisidir, farkında değil iyi yürekli kadınlar anıların yardımıyla ayaktalar o korkunç: hastalıklı bir kıyıdan yüzerek uzaklaşma hali gücün tükendiğinde başını kaldırıp bakıyorsun ki yüzdüğün yönde varacağın başka bir kıyı daha yok üstelik çakıllarla kaplıdır geri dönüşün belleği etrafım; sonsuz bir su! ve müziğin tarihi bitmişse ve yok oluşun müziğindeki eğriyi anlatıyorsa sonsuz su tanrının bütün hoparlörleri onun için çalışıyordur fazla yenilgiden her yeri parçalanmıştı hayal gücümün anlamıyordu güzellik neden uzun süredir ortada yok aklını çeliyordu bekleyişin melankolik çiçekleri ah ki, vatanından hiçbir zevk alamamaktır artık güzelliğin olmayışı güzellik geniş balkonlu adamlar tarafından öldürülmüştür kimse içindeki çölün sesini kısıp da demiyor: aga bu ne! |