Türkü Yarası Gönlüm
İçerimde çaresiz bir yangın
Yakıyor geceyi, soğuğu ve yalnızlığı Pusu kurmuş şarkılardan geçiyor hafızam Özlemek tetiğin ucunda şafağın Ağlasam duyacak beni annem Annem ve bütün şehir Söylencesine kapılıyorum mağrur bir şiirin Göğsümde siyah bir inkar Aldatıyorum gözlerini körlüğümle. Düşüncesizliğin dipnotlarına düşürdüğüm leylim gülüş Saçlarından akıveriyor ağladığın aynaların Çivileri öyle sıkı duvarlara acımasızlığın, zamanın aldatmacasında Ve sözcükleri küflenmiş şiirler kokluyor gül niyetine vicdanım İçerimde körkütük bir yangın Yakıyor cenneti, baharı ve cemreyi Tuz basıyorum yağmurun hıçkırıklarına Dönüp dolaşıp toprağa düşüyorum Gidişinin yüksek sesli adımları arasında. Kan ağlıyorum Kana kana yağıyorum mavinin nasırlı yaşanmışlıklarına Yoruluyor göğsümde alaca bir ceylan Yoruluyor ellerim kalemin çırpınış nidalarında Öyle sarı, öyle cana yakın bir sese vuruyorum dilimdeki kılıcı Ölüm diyorum bu yangın kadar hazin değil. Bir sonsuzluk var köz ve çakıl taşları arasında sıkışan Yaşam ve aşk arasında bağışlanmayan her şey gibi Yalvaran bir öfkenin patikalarında yalan Yorgun düşürür öykülerimi yazacak elleri Ve içerimde rezilce bir yangın Yakıyor beni, seni ve sevmeyi Ertelenmiş sancılardan geçiyor kalbim Ertelendikçe acımasız bir rüzgar kopuyor yokluğundan Büyüyor ölümüm, Küçülüyor hayat, Küle dönmek için isyana dönüyor yüzünü Türkü yarası gönlüm. Nedim KARDAŞ |
ya çok geç
ortasını bulamıyor insan
bulmaklada geçmiyor...
ağlamaktan ölmüş bir anne duymaz olurmu gözyaşını