Taşın Öyküsü
Bir taş düştü
Karanlığın kırık kalbine Hüzünle, çiçekle ve en çok da insan sesiyle Uyumaya yüz tutmuş bir şehrin el kadar kalbinde Açar ayak seslerim kapılarını Büyümeden öldürdüğüm hayallerin. Bir garip düş Alnımda kırış kırış öfkenin haritası Soluğumdan düştü, yakamdan düştü, gözlerimden Yağmurun baldıran sesi Seni özlemekle geçiniyorum, ekmeğim küf, suyum bulanık Kapar perdelerini ellerim Nasır tutmuş yalnızlığın üstüne, içine ve düşüne. Bir taş düştü Göğsümden içeri, saatlerce yuvarlanır durur Seni arar, beni arar çatlamak için Yosun tutmaz bu yüzden gecenin tenha kokusu Ne yeşile çalar ne siyaha bu kalbi kırık sessizlik Seni kan damlayan bir mektuptan okuyorum oysa Susarak, yanarak, ölüm fikriyle. Uyanınca kalbinde taşın Öyküsünü ilikliyorum boynuma Sonra seni ne kadar sevdiğimi Çocuk yüzümle bir taşa yazıyorum. Nedim KARDAŞ |
Taşın; edilgen veya etken halleri, nesnel anlamlar ve metaforik imkânları binlere bölününce, şiir de şiirleniyor öykü de.
•