Gül
Gül diyorlar, gülü incitmiş bir düşün sonrası
Toprağında nedir ki bu durgun su Kökleri kalbini yırtmış dilsiz bir zamanın Eski bir zamandı, yenik bir zaman Sesin sığınağına düşmüş kör bir amandı Bir sabah vakti, ölümün utandığı bir yataktı Gülü incitmiş bir ömrün sonrası. Ağaçlar ve şarkılar bilir yaranın En ağır tarafını, en çıkılmaz sokağını Gül diyorlar, yaprağında gülüşleri inciterek Kanatarak gözyaşının masum yolculuğunu Yeşile doymadı bu yüzden koynumdaki gövde Kurudu utanç, ardında simsiyah bir orman hiçliği. Kırılsa kemikleri ayrılığın, gelir kaynar kanımda Canım incinmiş, sözüm kesilmiş, ömrüm hengame Gül diyorlar, gülün adını çığlığa sürerek Gem vuruldu sesine baharın, tuzlu sular eşeledi tırnaklarım Tenimde bir cehennem ısırığı Unutamadım demekten utanır durur çocuk öfkem. Gül diyorlar, gülemem, Gül diyorlar, bu ellerle kimselere gül veremem. Nedim KARDAŞ |
ilk okuduğum sen
nasıl tanışız, nasıl akrabayız seninle Adem'den beri...
hürmetle...