2
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
424
Okunma
Yağmurun perdeleri çektiği besteler duyuyorum
Üst katın karanlığına bir divan türküsü tutturdum
Gurur kimliğini saklarken en ıssız yerlerin köşesine
Eziyorum hüznümü dibinde çınlayan zamansızlığın
Bizi bir bağrına yanık seslerle boğuşarak bırakma olur mu?
Artık yorgunum
Kadrajına ölüm takılan bir yaşlanmışlığım var
Ürkek ve sandalına takılmış bir mavi sızı benim gökyüzüm
Kırık kanatlara merhamet isteyenlerde gitti
Yalnızlar rıhtımına koyu bir özlem asmışlığımla kalakaldım
Merhameti sürdüğün kanatları viranesiz bırakma olur mu?
Sürgüne veyl olsun dedikçe
Çığlıklarımı duyumsarken utangaçlığımı da alıyorum
Biriktirdiklerimi görsen
Senin için yürütebildiğim tek kelimelerim var bilesin
Sana doğrulan kelimelerimi öksüz bırakma olur mu?
Mühürlediğime bir geçmiş ekliyorum
Başından beri nasıl vazgeçtiğimi bir anlatsam sana
Dinlediğin kadar var mıyım sahi
Şu uzanan başı üşüyenlerin diyarında senin ellerin
Ezildiğim, sezildiğim ve kırıldığım yerlerin
Yükselen simsiyah ufkuna ışık tutmayı unutma olur mu?
Hazırlandım
Soluk bir iz bıraktım arkamdan
Yasını tutuyorum ötelerinde dirileceğim günün
Meydan okumadım senin hürriyetine
Nil kadar olamadım
Seyrine endam olamadım haksızlığın.
Beni unutma olur mu?
İstenmediğim yerlerin yamalarını taşıyarak gidiyorum
Geliyorum
Sofrana oturanların kıyısına yüzü yerde ilişeceğim
Karnı doymayanların yüreğini aç bırakma olur mu?
5.0
100% (9)