Sır
Hazin bir yürüyüşün gölgesinde uyuklar sevdiceğim
Saçlarından ilkel düşlerin kayıpları akarken Suların olgunlaşmasına daha var Benim de zamanıma henüz var Martıların yaralarına dineliyorum mavi tahtın paralelinde İçimizde kayıp nal seslerine Eski marşların kanlı gömleği giydirilir Ruhum yontulmuş Kuşların atölyesinde kanat giyinmeyi beklerken Hantal bir sabahın tozlu akşamına kadar bir sürgüne çarpılmışım Devşirme bir döl, çerçilerin yumrukları Hırpalanmış gecenin koynundan avuçlarıma bırakılır Sırra yakınlaşınca inatlaşan bariyerlerin kullarına amadeyim Ben büyüttüğüm kasırgaların çocuğuyum Rüzgar da sevdim Akan denizlerin belinden sıyrılan dalgalar da Sessizce yağan yağmur da sevdim Günü doyuran gülü doğuran ne varsa Çatlatır beni ikindinin akşamına doğru |