Dizlerine toprağı çeken adamın aşkı
Esnedi önce gözleriyle
Kadife seslenişlerine kadar Gürültü Kaçmak kadar sessiz İnce kemiklerim Ak desenli bilge sözler konuşur Derviş dediklerimize o yaşlı besmele verimli İnsan cenklerine sezgileriyle varır Kardır koynuna giren sancak Kış ortası dua ılıklığınca marşları dilimiz Gaflet Eski kavmin Göç belledikleriyle Şimdi kalbi soluklu deniz Vapurlar yaşamak rotası kadar Aşka arkadadır tütmesi emanetin Yürü Ayrı bir âlem alevi Yanacaklarını önceden bak diyor Şarkılar veyahut sarhoş dağların bağrı Hadi yöreme gelsene Mor lekeleri silebildi mi? Ben ancak kaburgam kırıldıkça büyürüm Gözü coşkuyla bayrak elem renginde İçim kır okşamaları Ve sanki yeryüzü batarcasına Devinim devinim öper ve kaçar Şimdi kuşluk vakti çarpmalarıyla uyanıkken Dostlukla senin ikliminin oralar Hava görünmez İkiye ayrılı meleksi yapı hafif sisli Dudağı bürüyen uykulu uzaklar Ve vakit eskisi kadar çıplak Ötelerse Dizlerine toprağı çeken adamın aşkı |