Selengeİlkin ülkemin şiirlerinde gördüm Büyük kuşların emzirdiği bir uçuşla yazıyordu Nasıl bir yazmak denilebilir ona Akşamdan kalma harflerin uykusuzluğuyla Hoyrat büyüttüğü düşleriyle Sabahın haraplığına yetişiyordu haberleri Bir sofra kenarında rast geldim önce Kara kara pırıltıyla bakardı Kıvırcık hallerini ise sonra sonra İri iri gözleriyle zeytin seçer Yanındaki yoksullara yedirirdi Kıyametin ilk saati olduğunu bilse Lokmasını emanet ederdi yetime Yetimdi yetebilmeyi bilirdi Yorgundu Yüreği tırpanlı azrail gölgesiydi Tıpkı benim gibi Daha yeni çıkmıştı son direnişin ilk kaybından Dedim ya aynı sofradan bakıştık Kimin acıktıysa oturduğu değil Kimin acıdıysa oturduğu bir sofradan Yürüdük birlikte bir akşamın terkisindeki azıkla Çemberli yollardan geçerken sesine rast gelirdim Yuvarlak oluverirdi dünya Hep ayrılıkçı geldiğim zamandan Hep onunla duyumsardım O sesi getirirdi cana Ama hiç seçemezdim ilk sofranın damarlandığı zamanlarda Yürümenin dünyaya ait olduğu bir kavram olduğunu o zaman Anladım Büyük yankı uyandıran romanlar gibiydi ilk gidişlerim Sanardım bir sahaf Bir kitapçı Bir şair Bir yürekli sayardım her adımın çarpıntısını Roman sayfalarının baş kahramanı Orta Asya düzlüklerinin Selengesiydi Tane tane severdi kitapları ve aşkları Biriktirdiği aşkları ve ruhları Sayfalarca yazar Ve kursağına kadar dolardı Kanımda iplikler yaralar dikerdi Dünyaya cüzzamlı doğanlar silsilesinde iyileşir bulurdum Şifa mı desem Irgatın hasadı mı Yağmurlu bir günde açan göğün ilk gülüşleri mi Yoksa Kaybolan bir siyahın güneşle dirilmesi mi Hepsinin söğüt ağaçlarında gölgelendiği diyarlarda yaşardı İri iri bakardı Tembel sayardı şiirsizliği Hayal saçar ürkek kuşların rotası olurdu Sonra göç diyarlarının uğultularını çok severdi Göçü severdi Kuşlar gibi olurdu kuşlar Alçak sesle konuştuğunu hiç duymadım Gürültü de etmezdi Sessizliği seçer kovuğunda emzirirdi dünyasını Yağmur sonrasına randevu vermezdi Toprak kokusuna kaçardı Pencere kenarlı dünyasından Az yetinmedik birlikte ağlaşmalarımıza Bir gün serçe parmağımın acıdığını düşünse Kırk gün akşam ederdi uykusuzluğunda Annesizliğin anneliğine kulaç atmıştı çoktan Farklı severdi bilirim Beni dedim sevdin mi? Sustu önce Sakince kabardı yüreği Ürkek kuşların rüzgar duyması gibiydi sesi Önce kaçıştı sonra dikleşti Sonra bir fotoğrafa göz attı Seni dedi Bir ana gibi Bir kardeş gibi Bir baba gibi Bir sevda gibi Sevdim Bu kez ben sessizliğe dilendim Hiç bu kadar görkemli sevilmedim biliyorum Rengini çiçeklerden aldığını söylemezdi Her suladığı çiçekte suladığı kendisiydi Bilmedi Belki de biliyordu Ama hiç dillendirmedi Çiçek severken başka dünya olurdu Kasımpatıları, erguvanları ve begonvilleri baş köşesinden ayırmazdı Rıhtımlı deniz kıyılarında dolaştığımı bir tek o görmüştü Yabancıyken yabandım biliyordu Ülkesinin kabul etmediği yanık benizli buğday derdi bana Kartallara tırpan sallayan ırgatın oğlu olduğumu ilk ona söylemiştim Baban dedi sana hiç posta atmadı mı yüreğinden Dedim kirli sakallarına hiç dokunamadım çocukluğumun Ve dedim şimdi şu deniz ağlasa anlamayız değil mi? Bütün gözyaşı kendi içinde çünkü İşte o an beni sevdi Bizi bir özlemin birleştirdiğini çok sonra anladım O acısıyla özlüyordu Ben aynı sınırlar içinde çok uzaklardakini özlüyordum Sonra bana yürümeyi öğretir gibi şiir dokumayı öğretti Bir ağaç dikti ve büyüttü benden Yapraklarım yeşerdi Kanatlarım göverdi Elleriyle beslediğini gören acıkırdı Uzak diyarlara güneş ekmeyi Masum sokaklarda lambalara bakış atmayı O öğretti bana İğnesiz arılar Bal mumu şiirler yazdığı da olur Katran karası kelimeleri bal eylediği de Kuşları vardı irili ufaklı Konmazdı bir dalın ilk yeşilini de Eriklerin yeşillerini seçer Balkonuna yeşillik dikerdi Sonra yavaş yavaş gitti Hiç gelmediğini biliyordum Kuşların ülkesine Sessizce ağırdan ve duymadan Ara ara kırmızı kanatlı simurglarda göründüğü olurdu Ama bir kaç defadan öteye geçmedi Yorgun kaldığımı bilmeden beklemek kaldı gerisin geriye Yol kenarlarında Kuş göçlerinde Tren raylarında Orta kuşak sıcak iklim haritalarında Yarım asır yanacak sokak lambalarında Türkülerde şarkılarda şiirlerde Hep bir bekleme durakları seçtim Ama gelmedi Veda etmem dedi son gülüşünde Vedalar ayrılıklar içindir diye eklemişti Bana da sessizce susmak kaldı Susmak ve nefes alırken yorulmak... |