DUYULMAZLIĞIN BEREKETLİ TARLASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Benim yalnızlığım insanlarla dolu. (Franz Kafka)
hayat bozuldu mu kolay kolay çalışmıyor önce bol ödüllü bir sessizlik giriyor araya sonra buzdan kılıçlar ve uğultular yorganı tozu dumana katarak üstüne gelen evraklar ordusu iç içe geçmiş iklimler, kıstırılmış coğrafyalar belki de yanılmıştır coğrafya kaderdir diyen o ünlü felsefeci hiç olmaktır belki de coğrafya, hiç! mesleği hayalperestlik olanlar bilir şurası yorgunluktan yapılmış ıssız yol kenarları şu derinden gelen hüzünlü sesler de sahiplerince parçalanıp atılan anı kırıntıları kelimelerle oyun oynayan bir yazara göre ise suçluluk duygusu mezarlığıdır o kırıntılar az ileride duyulmazlığın bereketli tarlası başlar ağaçlar ve çiçeklerle süslenmiştir duyulmazlık korkuluklar, ot denizi, böcekler, kuşlar karıncalar, solucanlar, duygu ölüleri sohbet halindedir toprağın gizli tanrıları sohbet devam ederken usulca araya karışır Wernicke-Korsakoff sendromu elinden tutup götürür seni çıkışsız kasabaların kokusu müdahale edilmiş sokaklar, gece kulüpleri saçlarında ölüm taşıyan kadınlar, tımarhaneler karşılar ve kırılmaz camlardaki bayrak gibi tapılan şu üçlü: "savaş, soykırım, kin" çünkü başköşeye oturtulmuştur çirkin adamlar o yüzden savaş yanlısıdır dünyanın bütün başkentleri bir kaldırım taşına bırakıyorum yorgun gövdemi öyküsünü arıyor yüzüme yapışan soğuk cümleler birbirini hatırlamayan tanıdıklar geçiyor yanımdan ah, hayat bozuldu mu çalışmıyor bir daha zaman da çalışmıyor hayat bozulduğunda geçmiş zamanın tek bildiği aforizma fırlatmak gelecek zaman hayal toplama örgütü şimdiki zaman ise hep aynı şeyi yapıyor başı döndüğü için yere düşme numarası onu kaldırmaya çalışıyorum yerden öfkeli öfkeli yüzüme bakıp: “bırak, bırak kendim kalkarım ben! ” diyor henüz erken sanıyordum diplerde dolaşmak ve haritaların sesini dinlemek için belki de saat şu an akşam sekiz falan değildir saat sabahın hiçidir belki de, hiçi! |