GİDENİN ARDINDAN AĞITLAR IV
YANLIŞ OYUN
Hayır hayır 3’üncü sahne 5’inci perdede gitmiyordun sen Uzun uzun öpüşüyorduk orada seyircileri utandırırcasına FALDAKİ SURET Biliyordum ta o zaman o kahve falına baktığın an O telveye yaslanmış dediğin suret -güya benmişim gözlerini kaçırarak fincandan öyle demiştin- o kahverengi yüz sendin aslında Gidiyordun hem de adres bırakmadan hızlı adımlar ve elinde kocaman bir bavulla ÖYLE BİR YARIMLIK Sensiz telsiz bir kitharayım ben şekilsiz Tanrıları eğlendiremeyecek kadar mecalsiz Nasıl desem Vermeer’in kadınını düşün ama inci küpesiz… GÜNAYDIN Sen gittikten sonra bir tek yan komşum kaldı günaydın diyen bana Bir de balkonumu babasının malı zanneden Dayı -komşunun kedisi- Komşumun günaydın dediğine eminim Türkçe konuşuyor ama Dayıdan emin değilim yalanırken ne dediği tam anlaşılmıyor YARIM MASAL Balonunu gökyüzüne kaptıran çocuk kadar üzülmedim aslında gidişine Masalı senin istediğin gibi bitiremedim budur boynumu büken böyle Şimdi o masal yarım yamalak sahipsiz elimde kaldı ve ben bilmiyorum kapısını nasıl kapatacağımı YENİ BİR İSİM Senden sonra bu kente yeni bir isim bulmalı -hiç yok biliyor muydun el ele dolaşmadığımız sokağı- Tanrım nasıl silinir ki bir kentten tüm ayak izleri Üstelik her sokağı bekliyorken ağlayarak dolaşmamı Özgür Saraç/Râzı 090822denizli |
Hangisi sen, hangisi sıradanlık
Sen, sen diye köklerin tutmaz oldu
Rüzgar çıktı, olan oldu, dağınık
Bol çağrışımli yalnızlıklar...
Çok saygımla Şairim.