DUDAKLARINA GÜRÜLTÜ VE KALABALIK TADI BULAŞMIŞ KADIN
Aklımda iki düşünce yan yana
1-Sigara almalıyım (Bu paket yetmez geceyi çıkarmaya) 2-Kendimi tutmadan ağlamalıyım (Sulanmazsa daha zor oluyor Neden bekliyorum bu masada Tek başıma ’artık sayı’ gibi ’her mevsim soğuk’ gibi ’azraile açık hedef’ gibi ve çoktan bitmiş çayım ve kül tablasında beş sigara cesedi Rahatlıyorum sanırım yan masadaki orta yaşlarını geçmiş iyi giyimli adamın zihnindeki her nesne ve kişiye -neredeyse- ettiği ful paket küfürlerle -günaha da girmiyorum böylece- İşin güzel tarafı galiba oturmaya ve küfürlerle dudaklarını ıslak tutmaya devam edecek Hemen kendime bir çay daha… Bu adam olmasaydı -ki kasketi olmayabilirdi- keşke diyecektim yarın zeytinleri toplanacak yüzlerce ağacım olsaydı İşçileri düşünürdüm yevmiyelerini öğlen yemeklerini kamyon gelecek mi kasalar yeterli mi Kabus gibi sıcağı düşünürdüm ter kokusunun değerini paydos saatini… Yoruldum çünkü düşünüp durmaktan neden gittiğini Yada badanayı bitirecektim sonra alışveriş -biraz sebze meyve- maksat aklım oyalansın işte Şiir kitaplarına ara verdim -en çok da Edip ve Turgut- seni hatırlatıp duruyorlar diye İçimde kalmasın Ben sana İstanbul’dan daha güzel bakardım O çok güzel öpüşür evet ama dudaklarına biraz da gürültü ve kalabalık tadı bulaştırır Unutmadan Kimsenin haberi yok bu kenti öldürmüşsün kapıdan çıkarken Tek başıma kaldırdım cenazesini eskiciler tepesine üşüşmeden Gözlerini bulamadım bir ara bavuluna bakarsın üşenmezsen Özgür SARAÇ / Râzı |
Siz yazdıkça yeniden dirilen ve her seferinde daha çok acıtan birinden söz ediyoruz.
Yan masadaki iyi giyimli beye benden de bir "hah işte budur" ünlemi bol bir cümle bıraktım.
Güzel şiirler yazdırıyor helal olsun.