Çığlık
Yine bir yağmurun ardından baktım
Kalbinin fakir penceresine Gün, ellerinde çiçeklerle kapına akmış Biliyorum acını erteleyemezsin ama Otur şurada bir kitap oku çelimsiz gülüşüme Belki dermanı olur sızımdaki yaranın. Dik gözlerini kandan usanmış yalnızlığıma Sonsuzca bak ama ağlamadan, korkutmadan direnmenin ışığını Bak ve gör kalbimdeki titrek yangınını kimliğimin Yine bir gecenin ardından aradım durdum gözlerimi Bulamadım, kuyulara döndü nabzım Şakağımda ölümün derin tehdidiyle Umut, yumruğunda inançla kapında. Düşürüyorsun yine aklıma ışığın gölgesini Karanlıktayım, bile bile uzak tutuyorsun pencerelerini Sokağını, şiirlerini, rutubetli türkülerini Bir fırtına ağzında, kırgın bir dal gibi hıncım Eşiğindeki düşün kıskacında iki büklüm gençliğim Sığınmaktan bıktım düşüncelerimin dilsizliğine Senin için beslediğim kuşlara anlattım hikayesini Çürümüş hayat teşnesinin Kör dilimin eskittiklerini giydiriyorum ihtiyar sızılara Seni özleyiş şiirlerine. Otur, bir çay iç, anlat bana Takvim yapraklarına sığdıramadığın gençliğini Unuttuğun bir şey varsa gülümse Gülümse ve gör Bir beden fazlası olmadığımı yokluğunda. Yine bir çığlık ardından Suskunluğum, gözlerime yamadığı bir ah ile kapında Biliyorum sırası değil şimdi Geçmişi anıp yaraları konuşturmanın Ağlamaya, geride kalmış bütün yarım kalışlara Bir daha ahmakça dalmanın Cumartesinin ağıtını yakmanın vakti değil Ve acısı büyük bir çünküdür bu: çünkü Vakti bitmiş her şeyin ölümlü uykusuyuz biz. Sen yine de bir gün beni hatırladığında Gülümse ve gör Yüreğimdeki umudu asla kanatamadığını. Nedim KARDAŞ |