Ahrar / KaçışSiyah gözyaşlarınız okyanus rengi gözlerinizi kirlettiği için O, çok sevdiğim geceye küfrediyorum! Sarhoş sebeplerin boynuna astığınız terkedişlerinizin namı kulaklarımı sağır ederken, Çalgısı efkarıma meze olmuş tavernalara sabrımın saydamlığında katlanabilirim. Şahsınıza kurulan cümlelerin yarımlığını zamanın boşluğuyla doldurmak yerine, Sakat tebessümlerimle yokluğunuza şapka çıkartabilirim. Lakin; Kabullenmek acıyı hafifletir mi? İçimdeki buz sarkıtları menekşelerin morluğunda erirken, Zümrüdü Anka’nın ateşi idam sehpasında sallanan ölünün Hayatı umursadığı kadar umurumda. Bir parça keşkenin girdabında kıvranırken geleceğimiz, Adımızı hüzün defterine kaydettirmemiz kaçınılmazdı. Kendim kadar biliyordum bunu! Bez parçaları bağlanan ağacın altında Acıyı mırıldanmak ne kadar akıllı işi ise, Köse kalmış umutların yakama iliklediği bekleyiş Kör gidişinizin ölümüme hazırladığı düğün kadar şık. Size soruyorum bayım! Mahrem saydığım tüm duygularıma tecavüz eden Soytarıların arsız gülüşleri, Küstah bakışların cenneti vaad etmesi kadar saçma değil mi? Ya da; Kaçışınızdaki anlamsızlığı yüklenen yüreğinizin, Herhangi bir cinnet anında Düşlerini bir fahişenin ellerinde öldürmesi kadar makul değil mi? Siz alengirli aşkların Tanrısı! Biliniz ki, Son nefesinizi nefesimle mühürleyeceğim! |
Kaleminizin gücü, sözcüklerle dansınız kesinlikle etkileyici...
Yüreğinizin ve kaleminizin hiç susmaması dileğiyle...