SITMA NÖBETLERİHep kıyısında durdum hayatın ’o zaten keskinliğini bilirdi Sırat’ın’ -diye- ömür hâneme bir çentik atın Ürperir daldaki yaprak tutar bedenimi soysuz bir sıtma müphem kasırgalara kapılır göğsümdeki uçurtma Sen ,evet sen giderayak durgun nehirlerimi kışkırtma ürkütme serçeleri Yorgun kervanlar geçer gönlümün ölgün çöllerinden ağır aksak homurdanarak sensizlik sürgülenir kapısına kalbimin kaburgalarımı kırarak nicedir tenin tenimden ırak ah ırak Düşer dağlara yolum koklarım bakire uçurum çiçeklerini keser dikenleri bileklerimi ve dilimde kekremsi bir ağıt pepuk, pepuk, pepuk Cesedimi taşıyan karıncalar geçer katar katar eser inceden rüzgâr nefesimde bilenen hiçlik genzimi yakar da yakar Bilmezsin ah, bilmezsin tabutunu sırtında taşımanın ne demek olduğunu yağmalarlar dilimi uyuşturmaya çalışırlar bilincimi Bilmezler ki külünden yeniden doğan anka’nın zürriyetinden geldiğimi kesif bir buğu kaplar gözlerimi çarpar sesim kayalıklara döner durur içimin zindanlarında Ah,ah şu benim bitmez yolum dolanır ayaklarıma N’olur ciğerpârem n’olur beni tandır ekmeği buğusu tadındaki sesinden mahrum bırakma ah bırakma törpülenir ömrüm t/uzaklarda anla anla anla NECAT USLU... |