Hârsesimi sıyırıp dilimden susumu çığlıklara böldüler bir gecede melekler ağladı yokluğunla varlığın arasındaki o incecik perdede söyle bana söyle hiç duymadığım sesinle hangi bebeğe ninniler söylüyorsun gecenin en mahrem deminde es geçtim süslü cümleleri ezilen bir narın hârı yanıyor mütemadiyen içimin alev denizinde makul bir ölüme tamamım da ansızın beliren o boşluk kanatıyor durmadan beni yokluğunun metruk mahallerinde şirazesi kopmuş bir kitapmış kalbim iki yakasını bir araya getiremeyince sensizliğe yazılan şiirin bunu bildim okumaya başladığım her kitabın değişmez dibacesi oldu gözlerin bilmezsin herhangi bir insanın kullandığı bir deyimin içinde adın geçince tutsak kırlangıçlar kanatlanıyor göğüs kafesimde şimdi değil de belki papatyalar mevsiminde yerini yadırgamayan hançer dönmeye başlarsa yuvasında bağışlanır sesin "Kirvem hallarımı aynen böyle yaz" der Ahmed Arif işte o vakit şehir uyanır durulur deniz şiir utanır -sûr üflenir,susum kanatlanır- ... Necat Uslu |