5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
4106
Okunma
...ve çürüdü rahminde gecenin yıldızlar
terledi avuçlarım gölgesinde ayın
kimseler bilmedi
içten içe nasıl çürüdüğümü
yokluğun kör bir yılan gibi gezindi tenimde
anladım ki daha öleceğim çok istasyon var
çıkılmamış bir yolculuğun ilk günleriydi henüz
kesik kesik hıçkırıklara yakalanmazdan evvel
sonunu bilmediğim bu yolda
öğrenmeye çalışıyordum ölümün bütün hallerini
anımsadım kâhinin kulağıma fısıldadığı tümceleri
’sıkı tutun, öldür içindeki seni
yüklenme boşuna
indir sırtından gölgeni’
tersinden yürümeye başladım yolları
ayak seslerine sordum ilkin
kaldırımların bunca yüke nasıl dayandığını
ve mezar taşlarına
bunca ismin nasıl yan yana sığdığını
dönüp sırtımdaki yalnızlığa baktım
anladım ki daha ölecek çok istasyon var
topal cümleler kurdum
ah’lı geçmiş zamanlarımın uçurumlarında
gözlerinin kuytusunda açtım gözlerimi
düşlerim kırgındı
uykularım yara bere içinde
gidişin bir bıçak gibi etime batarken öğrendim
bazı trenlere sadece tek yöne bilet kesildiğini
hiçbir yere yazmadım bunu
kendime söyledim
anladım ki daha ölecek çok istasyon var
yoruldum bana ait olmayan gömlekler giymekten
bir meczub hırkasıyla çıktım yollara
beni sana getirecek bir yol olmalı
ya da yolu bana getirecek bir sen
duracağım hiçbir durak yok menzilimde
son kez topluyorum bavulumu bu şehirden
cebime sığacak kadar kısaldı raylar
sana geliyorum bulamamak pahasına
ama anladım ki
artık ölecek tek istasyonum var
NECAT USLU
Şiirime ses/nefes olan değerli ağabeyim Hasan Karaşahin’e kalbi teşekkürlerimle...
5.0
100% (17)