Süheylainşa edilebilir boynunda bir Mezopotamya yahut vaad edilmemiş bir cennet koşabilir asi bir küheylan ciğerlerini çatlatırcasına koynunun bereketli atlasında durulabilir deli bir nehir dudaklarının kenarında boy vermiş papatya tarlalarında susuzluktan kırıma uğramış kırlangıçlar içebilir kana kana sularını omuzlarındaki cennet çukurlarında ah Süheyla söyleyemediklerimi var sen anla ruhumu tımar eden zaman soysuz bir hızar olup biçiyor kaburgalarımı durmadan bakıyorum acı gerçek sevda yalan anlayamaz kimse ruhunu beden denen o ceset yığınından sıyırmadan gerçeğin acısından sığınıyoruz saçmasapan şakaların tatlı rüyalarına tepmedikçe ağrılar zaman zaman unutuyoruz varlığı uzanıp gelincik tarlalarına öpüyorum aşkın kurumuş kan kokan ağzından bakıyorum yokluğunun rıhtımından yükseliyor sustuklarım çığlık çığlığa Süheyla ikircikli tümceler akıyor aramızda durmadan birikiyor boğumlarında boğazlarımızın duruyor an ah Süheyla! bilmem var mı ki haberin kalubela’dan -ruhum tanıştır ruhuna,evveli Adem Havva’dan- ... Necat Uslu |