GİDERKEN TETİĞİNİ BOZMUŞSUN ELVADANIN
Bu ömre bir cellat yeter başka aşk istemem…
Ne garip değil mi giden sensin ama benden biliyorlar şu dilsiz şehrin ıssızlığını ve kızıyorlar sanki tüm çiçekler benim bileğimde kaybetmiş gibi gülüşünü Dilleri cevap aramayan bir kamçı sormuyorlar söylemeye çalıştığım şarkımızın artık neden boğazıma takıldığını Ne bilsinler Çatlamış kuru dudaklarınla öptüğün içindi çiçeklerin suratını asması ve sen zamansız gittiğin içindi bu şehrin kafasının karışması Sana verdiğim çiçekleri kuruttuğun gün ben anlamıştım gideceğini onlar da anlasalardı … Ben sadece şubatta değil -bilirsin üşürken ağlayamam- nisanda gitmeni isterdim Leylekler gelmiş olurdu ve ben üşümez yazdığım şiirleri de silmezdim Ama biletini almıştın çoktan söyleyemedim Biliyor musun İlk gittiğin zamanlar sırf seni unutabilmek için kendimi yerel gazetelerin iş ilanlarıyla oyaladım Her gün saatlerce o ilanların arasında yattım İyi değildim Hiç iyi değildim Sen bilmezsin tabi akrebin iğnesi ucunda can çekişmeyi -bıçağın ağzına yatmış İsmail evet sadece o anlar beni- Giderken tetiğini bozmuşsun elvedanın Ah ki boşuna uğraşıp didinmişsin Benim zaten her gün babama ekmek almam lazımdı istesem de ölemezdim Biliyor musun şu son zamanlar aklıma ne zaman düşsen -ilanlardan çoktan sıkıldım- gidip kendime ayakkabı baktım Bilirsin ayakkabı seçmeyi bilmem ben bu yüzden almak olmadı hiç niyetim Ayakkabılarımı -senden önce- hep babam alırdı ben sadece numarasını söylerdim Birazdan ayakkabı bakmaya gideceğim ve yine almayacağım Alırsam aklıma düştüğünde -elimde bir çift modası geçmiş ayakkabı- yarın ne yapacağım Not 1: Sana son bir mektup yazmak istemiştim ama son mektuplar bitirilemiyormuş bu yüzden gönderemedim Not 2: Çayını bardağı kırar gibi karıştırmayacaktın ve garip nesnelerle açmayacaktın kapağını şişelerin Hatırlatmak istedim Özgür SARAÇ / Râzı 240623Denizli |
selam ile