"Sana bir masal anlatayım Sonunu beğenmezsen yırt at ismimi kimliksiz kalayım
Razıyım..."
Gidersen attığın her adımda bir melek kanadını keser Bestesiz bir güftenin damarlarında kalırsın Yollar serçe parmağından kırılır ki harekesiz kalır sonra ayetler çıkamazsın
Sen aşka uzaktır ve ölmez mi sanırsın gölgeleri ? Şeddeli yalnızlıklar uğrar da med zamanları kara kalem çalışma olur zoraki nefesleri Anlamazsın
Ezberlemeden bizi şehir köşe başlarında böyle devrik cümlelerle gitmek illegal Açılsın Kızıldeniz’in kolları tekrar kesme işaretiyle bitmesin bu masal
ki tüm şiirlerimin dudaklarında ruj izlerin var
Kal ! En azından bahar gamzelerinden düşene kadar...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gitme Demedim Kal Dedim şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gitme Demedim Kal Dedim şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yürek bütün kisvelerini yırtmış dizelerinizde... Okumak çok güzeldi, ama yazmak nasıldır böylesini, biraz bilirim. Mürekkep yerine kendisi damlar kâğıda şairin... Her satırda büyüdü ve tutuldu nefesim. Düğüm düğüm içim... Hüzün şiirin annesidir ve çok yakışıyor şiirlere ki bu şiirde olduğu üzre sesiyle, rengiyle, baş harfinden son noktasına kadar dolu dolu şiirdi… Ben aşığım hüzne… Yarattığı bu hissiyat dışında nasıl da ince ince işlenmiş bir şiir bu. Gösterdiğin özen aşikâr. Dilerim yâr ağacının her bir dalında yeşillenir aşk umutla. O eşsiz ışığınız hiç sönmesin. Çok güzel bir sevda şiiriydi okuduğum... Saygılar kaleme… ve yüreğe…
Aylardan bu yana, günde en az birkaç kez yolum bu sayfaya düşüyor, sessizce dinliyorum defalarca.... Ve gidiyorum yine sessizce.... Yorumlamak haddim değil, sadece susuyorum....
şair, çok mu gururlusun, yoksa "kal" diyebildigin halde "kalmayı öğreninceye kadar" demek, kalmayı bilmemek/gerektiği yerde gidebilmek midir? ben yazsaydım herhalde o mısra "gitmeyi öğreninceye kadar" olurdu hep kalan olmak,gitmeyi becerememek,çok şeye göz yumduğun halde hemde... ne kadar zor.. gidebilmeyi öğrenmek de kalmayı öğrenmek kadar mühim herşey yerinde güzel yap-boz fazla parça kabul etmez ama eksik de bırakılmamalı değil mi? tebrikler
Dizeleri teker teker hazmederken tıkanıp kalmak bu olsa gerek. Düşünülesi kelimeler öyle bir araya gelmişki insan gayri ihtiyari sarsılıyor üstadım. Yüreğinizde süzülen kelimelerle aydınlanan gece selam olsun. Tebrikler.
Okuduğum her şiirinizde farklı bir lezzet,inanılmaz bir duygu seli algılıyorum.Tadına doyulmaz güzellikte şiirleri yazdıran,güzel yüreğinize sağlık.SAYGILARIMLA.
Gidersen, attığın her adımda bir melek kanadını keser. Bestesiz bir güftenin damarlarında kalırsın. Yollar, serçe parmağından kırılır ki harekesiz kalır sonra ayetler çıkamazsın…
başlık vurdu ilkin... gitme diyemeyen birine ikinci bir şık sunarak "kal dedim" harika.. şiirdi ve çok başarılı kurluyorum razı olan yüreğinizi en içten duygularla saygılar..
Kal ! En azından bahar gamzelerinden düşene kadar…
Semanın rengi sonbahara çalınca kuğular metalik tonda ağlayacak. Sen, ninni söylemezsen, sütü kesilen yağmurları kim dizinde uyutacak ?
Kal ! En azından Çaykovski bestesini bitirene kadar…
Şiiri şiir gibi yazmak gerek..
Herkesin değişik şiir anlayışı olabilir…şiir zaman zaman üst perdeden seslenmiş… ’avazeyi bu aleme davûd gibi sal’ gibi.. Bazen mazmunlara hapsolmuş…bazen sebk-i hindi’nin girift yollarında dolaşmış… Bazen fikrin esiri olmuş…bazen sembolizmin bağında çiçek açmış..bazen basitleşmiş..bazen nesre yaklaşmış.. Yahya Kemal ‘eski şiirin rüzgârıyla’ kanatlandırmış… Necip Fazıl Hamid’in metafiziği ile doldurmuş şiiri.. Orhan Veli’yle aşağı inen şiir ‘ikinci yeni’yle gökyüzünde yenilenmiş.. Attila İlhan ve Hilmi Yavuz divanla üflemiş şiire…
80 sonrası bunalım şiiri..imge hastalığı…sürrealizmi de aşan şiir..sanki dadaizme kayar gibi..
Ve yeni bir dünyanın…yeni bir şiirİn eşiğindeyiz.. Gelenekten kopmayan..anlamlı imgeler..hayaller…düşler…
İşte benim aradığım şiir..bu şiirde işte bu yeni şiirin ayak seslerini duydum… Hâlâ inadına nesre çevrilemeyen nazım diyorum..hâlâ ses diyorum..hâlâ ezberlenebilir özelliğini koruyan şiir diyorum.. mısra diyorum...mısra-ı berceste diyorum.... yeni şiirin parıltıları gördüğüm bu şiiri yürekten kutluyorum.. Yolun açık olsun şair… Saygılarımla..
Birazdan karanlık peçesini indirince güneş saçlarını tarayacak. Sen, el vermezsen, yıldızları kim benimle toplayacak ? .... payıma düşeni alıyorum..baştan sona çok güzeldi şiir.tebrikler.
Semanın rengi sonbahara çalınca kuğular metalik tonda ağlayacak. Sen, ninni söylemezsen, sütü kesilen yağmurları kim dizinde uyutacak ?
Kal ! En azından Çaykovski bestesini bitirene kadar… ************************** kuğulu parka her gittiğimde aklıma gelen dizeleri almışsınız sanki... bir sigara içimi bir türkü çalımı besete bitimi zaman kısa bir an... ama giden karar vermişse gidecektir... keşke gitmese.. sevgiler saygılar
Kal bir dakika da olsa, yaşayalım; ölmek için az da olsa yaşanmışlık gerek... Kal yeter ki, ha ölüm ha kalım el çeksin yakamdan. Düşünmek haram olsun helal yüzünden başka, bir can çok değildir hakiki aşka.... Razı olduk efendim. :))
Kal ! En azından bahar gamzelerinden düşene kadar… .... Düşermi ki sevgilinin gamzelerinden bahar şair. Düşmez değilmi? Hep kal demenin şiircesi bu dizeler. .... Bir gün gideceksen…
Ben kalmayı öğrenmeden gitme ve silinmez bir nokta koymadan göğsüme… .... O noktan çoktan konmuş dost.Bakman yeterli görmen için.
/bazan kalmak ağır gelir gitmekten, ve her gidenin vardır kendince bir sebebi içimizi dağlasa bile... ve kalmayı öğrenmeden ne mümkün söz geçirmek kalbe.../
diğerleri gibi,harika olmuş yine arkadaşım, sevgiler...
"Gitme Kal... Gitme, bir güvercin sıcaklığı gibi kal yüreğimde. Ben ki sevdamı dağlı bir çicek gibi göğsümün üstünde taşıdım hep, namusumun akında. Ne zaman gözlerine baksam beyaz beyaz güvercinler kanat çırpar mavilere; Güller açar ne zaman ellerimi uzatsam saçlarına,serin serin eser yeller.
Gitme, figan düşer denizlere sular çekilir yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür ...
Gitme, bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk şaşırır yönünü rüzgarlar bütün pınarların suyu çekilir solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm ... Gitme, içimdeki bütün vagonlar devrilir bir kar yağar istasyonlara, Üşürüm
Gitme, bütün ormanlar ateşe verilir kuşlarda gider bu kentten, ölürüm ..."
İrkilen bir gecenin sağrısında suskunluğun korkularıyla geçerek düşeceksin az sonra güvenin kollarına. Aç bir bedenin özlem terlerini akıtarak üfleyeceksin nefesinin gül kokularını ruhuna. Eski bir şehir gözyaşlarını akıtırken uğruna, sen yaşanmış karelerin soğuk yastıklarına yüz süreceksin, avuçlarındaki yalnızlık kınalarını izleyerek. Gözlerinin mürekkebi kurumadan gövdemin düş saraylarının kapılarını çalacaksın, üşümüş yüreğini seni bekleyen ruhuma uzatarak.
Gün gelecek, en ölümsüz sevgilerin tutanakları okunacak minarelerden. Sınırları aşan yankılar gökleri delerek düşlerin çarmıha gerildiği ülkelerde sensizlik sorularını çözecekler ve bir yanıt gibi yürek tarlalarını nadasa bırakacaklar. Gün gelecek, kırmızı ile siyah bir menzilde buluşarak ayrılıkların kirli mendillerini beyaz köpüklü denizlerde yıkayacaklar. Bir gün sevda bakışlım, kanamalarla büyüyen bu ozan kalbi seni sevdiğim için boyum kadar bir ipe asacaklar.alıntı.............
Kutlarım şairim güzel yürek sesinizi Nice şiirlerde güzelliklerde dilerim sizi okumanın hazzı hiç bitmesin sevgimle saygımla..
Her satırda büyüdü ve tutuldu nefesim. Düğüm düğüm içim... Hüzün şiirin annesidir ve çok yakışıyor şiirlere ki bu şiirde olduğu üzre sesiyle, rengiyle, baş harfinden son noktasına kadar dolu dolu şiirdi… Ben aşığım hüzne…
Yarattığı bu hissiyat dışında nasıl da ince ince işlenmiş bir şiir bu. Gösterdiğin özen aşikâr.
Dilerim yâr ağacının her bir dalında yeşillenir aşk umutla. O eşsiz ışığınız hiç sönmesin.
Çok güzel bir sevda şiiriydi okuduğum... Saygılar kaleme… ve yüreğe…
Sevgi ve şiir tadıyla…