Şiir SandığıTesbih taneleri gözyaşı yalnızlığına kaç dua okudu Ve acıyla bilenen kaç tahta maşa çocukluğumun kıyılarına kendimi taşıdı... Yırtık ve perişan fotoğraflara derdimi anlatan gölgeler beyaz kadın Geçen gece yalnızdım öylesine bir elbesenin içinde Kayboluşumu arar gibi canlı camların yüzünde yüzüm Bu şehrin ucunda uyuyan şiirleri uyandırmak için Uzakların parmakuçlarına kendimi astım Tanelerimden bir tanesi yanağıma nur salarken Aşk diyordu kalbimden geçenleri Aşk mı diyordum Bir kuşun kanatlarından ruhuma dokunan mavi Akşamın pembe duvarları göğsümde gül Sanki deniz dipli bir balıkla öpüşüyor Biraz daha yakın dursam dudaklarıma Toprak bir tay doğursa belleğime Karanlıklara batan kıymıkların bacağı kırılsa Gök dilince bulut tozsa Şiirler nağmelerini trenlese avuçlarıma Melekleri düşmeden omzumdan Aşk ellerini bıraksa sırtıma düşsem rüzgar kanatlarıyla kendime Iç sesimin ağacından yuvarlanan kaldırım sesleri odam Öldüğüme inanmıyorum Saatin tik takları dökülürken Kalbimin kelebeklerine Hala bir şarkı var söylenecek Şiir sandığında .... |
Titreyen alev misali yangınımı neden öldürmedin!
Fotosenteze ne kadar muhtaçtı organellerim
Ey derin karanlık!
Kaç seher bekledim
Benden güneşi ne diye esirgedin?
Tespih ve zincir
İkisi de yük çekmekle yükümlü
İkisi de zaman ile örgülü!
Halkalar ki yüke karşı tırmanır
Taneler ki dualarla kıpraşır.
Rağmen ve inatla hala bir şarkı çalmakta
Yürek girdabındaki sandığımın son şiirini
Umudun kulağına fısıldamakta…
Maşallah yürek sesinize. İz bıraktı gönlümüze. Selam ve saygılarımla..