çukurg’özlerimin imbiğinde çaresiz aydınlık an gibi çehreme uyanan gül ortası uzansam içimi örter kocaman susmada ıslak güneşim... gün ezel gün kırılmış bir ar renkleri toplanan gecenin rüzgar toprağında kavruk ağaç incecik akar gözbebeğine şehrin deli kan’ım.. öyle özledim ki ırmak ağzında sesimin açık kapısını sessizliğin yıldız mıhlı sonsuzluğu ay kuşağında buğulu ocak dilimin bahçesinde ışık damarları ayaklarımda toz molası uykular gök uçlarında yol benim biraz dursa soluğumun adımları akar gövdeme karanlığın iplikli özlemi daracık pencerede içeride büyüyorum çoğaltarak aynaları su hüzünlü sabahların gölge dağları kokulu çiçek.. o denli asılmış ellerim yaşamın yürüyen köklerine ellerimin düş bırakan tohumları ıslak bir günü daha dokuyor eşiklere yağmur yağıyor topuklara inen karanlığın atına hafifçe okşuyorum sarı bir camdan başını bilmem kaçıncı günün ağırlığında titriyor yeşil.. gün deli sal gün sapsarı bir sel içime ışığın yaşamında kırmızı duman rüzgarlı çukur kuş kafesiyle çarpıyorum duvarları göğsümde düş masalı kımıldar uykum uzağı .... |
Yine başka bambaşka bir dil...
Renklerden sarı, serapa hasret...
Çekilir gider seller de bir zaman sonra...
Kalır şiirlerde yazınız sizin...
Çok saygımla.