36
Yorum
84
Beğeni
5,0
Puan
3470
Okunma
hele gözümün gurbet çiçeği
yine gecedir ve
rüzgâr içer ellerim
gün
dağ ayazlı yamaçlardan dökülür
uyanır bozkırlar toprağı avucumda
yollar,yollar ne incedir/
nicedir
ne çığlıktır martılar gökyüzü genişliğinde
nalını basıp giden atlar
tarihin soluğunda
ne göğüslü
-sonsuzluk bir uçurum
büyütür tohumu derdiyle-
bu şehrin alnında
kar gibi sevdim nefesimi
ağaçlı bahçeleri, çocukluğum
içimin beyaz iklimi
Ilıklığıyla saçlarımı serer sabaha
seyrederim yüreğimin avlusunu camdan
biliyorum geceler uzarken
hep baharları eksiktir şuramın
kıyısız kumsaldır gülüşüm
ışığın dalında yeryüzü
sırılsıklam gölgem benim
seni bir çocuk gibi
bağrıma ektim
tam şuraya
ay benizli
sessizliğe..
hele gözümün bademli kırağı
su yürürken parmaklarıma derinliğin
iyi ki bu düştesin
sırrını vururken ışık tepelere
aşağıları neylesin garip
bu sesin derdindesin
ırmaklar otağını kurduğunda
çekildiğinde el ayak
kekremsi dille
gök kanatlarıyla
gecemdesin
hele gözümün bayraklı imbiği
şu zavallı aklımın
titreyen masalı
yağmur olmasa
zaman neye yarar
nakışın ilmiği su dokuduğunda
hep aynı renkle
.....
5.0
100% (39)