Kan ve yalan
.
senin yorgun parmaklarından geçtim, sesinin yalnızlığından, esmer sakallarının diken bahçesinden geçtim, tüm güller kanadı zamanın korku tüneli çığlığım capcanlı avuçlarımda geri koyun boğazıma, sesim büyük korkum benim. şimdi oradan bir koyu bulut koy göğe ben sana buradan bir adım yol sağanak ellerin, hissediyorum ceplerine sığmaması ondan kıvranan bir yaz gecesi gibi koynumda bıraktığın bu taş bu ses bu sus çok ağır kan ve yalan şarabın bardakta boğulma telaşı çatalın ucunda uzanan o son, o en tatlı, en vazgeçilmez parça yüzüme aniden vuran, nereden geldiğini kestiremediğim güneş parçası cebimi nereye saklasam bulan ellerim ey! dilimin asma kilidi düşer bazen yıldırım vurur alnımın ovasına omuzumu ovan eller ararım. o çok güzel kadınların çok güzel evleri gibi yalan bir gülümseme ile boyalı bi caddeden, geçen şehre bakarım bir şey, ne olduğunu bilmediğim bir şey unuttuğum ardımda içimde ağırlaşan bu boşluk tenimi inciten karanlığı gecenin yine bahardan kesin ellerimi kaldırın, göğsüme oturmuş yağmuru suskunun kemendini çözün saçlarım bir avuç özlem çiçeği . |
Şiirinizi çok beğendim…
………………………….. Saygı ve Selamlar