Ah Anne!
Bak şimdi, bana sorarlarsa, mutluluk nedir diye?
Yaşamadığım için, cevabını veremem ah anne! Ömrüm, senin kaprislerinle, bencilliğinle gençliğim gitti ah anne! Neden şimdi isyan ediyorsun diye sorma bana ah anne! Şu hayattaki felsefeni, beklentini çözemedim! Anlayamadım ah anne! İşte bunaldım, bunalttı ah anne! Yaşasam bir dert! Yaşamasan ayrı bir dert ah anne! Bu bencılliğin, bu vurdun duymalısın nedir ha anne! Ağlasam da... Gülsem de... Şu hayatımı zehir ensen de! Ben yoruldum! Ben artık, tükendim ah anne! İzin ver artık, gideyim ah anne! Düş artık yakamdan ah anne! Ben yalnız, sevgisiz biriyim! Bunun sebebi sensin ah anne! Ne çocukluğumu, ne de gençliğimi yaşattın ah anne! Biliyorum babamı sevmedin! Babama olan, öfkeni, beni hep döverek çıkardın! Ona olan hırsını bana küfür ederek! Kötü davranarak hep hınç aldın, ah anne! Herkesin için de hep, aşağıladın, hep horladın beni anne! Bak mutsuzum! Çaresizim ve yanlızım! İzin ver, çekip gideyim anne! Bu evden! Bu mahalleden, bu çevreden anne! Bana acı veriyor bu kötü davranışların! Acı veren, aşağılayan sözlerin! Yaşadıklarım! Yaşatdıklarım! Gözümün önün de canlanıyor kötü anılarım! Kötü davranışların, aşşağılacı bakışların! Bunaldım artık! Bunalttın artık! Azrail’e daha yakınım! Çünkü sen istiyorsun! Beni, sen uçuruma itiyorsun! Bırak beni, artık! Düş, düş artık yakamdan! Artık, sayılı bak günlerim! Çünkü, artık hayatan zevk almıyorum! Budur senden isteğim! Artık, dayanamıyorum! Bırak beni, düş yakamdan! Çünkü ben artık yaşamak istemiyorum! Hakkın varsa... Hakkını helal et anne! Ya bırak beni gideyim! Yoksa ben hayatıma son vereceğim! Elveda hayat diyeceğim! Dinçer Dayı |