Francesca, Ellerim Soğuk
I.
Uzun kış akşamıydı Bütün hüzünleri sıralamak adına Karanlıkla kayboldum Lirikal bilmişlikler hissettim Oysa hüzünlerim Ağrılarla boğuşan hadım evladı Sizce bu mavi gök nerede Bir bilinmezlikte Francesca ellerin simsiyah Binlerce sibiryatik soğuklar Ve içi küflenmez bir ekmek parçası Üzerinden sevişmek uğruna Bir omzum ve bir boynum Bu soğuklarda canım çok yanıyor. Post-empresyonist suçlar Gecenin karanlığında varsaydığım izlenimlerim Siyah sarıya, kırmızı yeşile van Gogh’da kendisiyle konuşmaktan ölmedi mi Daktilomun sesleri Sessizliği şenlendiren çöpçüler Francesca ellerim çok soğuk II. Şu senin akşamsı sesin var ya Daireler boyu kırıveriyor bütün ayazı Yosun bağlayan mutluluklar Henüz çok uzakta değil Ama mutluluk değil uzun. Eflatun renginde kağıtlarsa özlemek Birkaç tez yazacağım bunun üzerine Tarih: 1909 Yer: Parlamento Aşklar aşkın yasasında boğuluyor Zihni açık bir keşiş Gövdemi yakıyor. Banka kredisiyle aldığım mutluluk Dar gelen eskimiş pantolonum Bu beyaz günler kaosta Oysa trenden bir kuş daha düşüyor Sizce bu mavi gök nerede Bir bilinmezlikte III. Uzakdoğu’nun ithal insanları Sonra Uzakdoğu’dan gelen kırık sevdam Sevgilim seni uzunca seviyorum Aslında tek solukta Bindokuzyüzdoksandört fersah gözlerin Mavi mi gökyüzüm? Mavi. Gün oluyor bir kuş yürüyedursun Ben böyle yaşamayı Mezarları olmayan ölülerden öğrendim Ölüm korkutmuyor beni Francesca, iki ve üç Ardışık sevdam, kitaplar dolusu yolculuk Bir günün ardından batan güneş Ve camlı göz balığı derinde Gelişlerin pek özgür Gidişlerini tanımlayamıyorum Çünkü çırılçıplak gözlerin Bana kalırsa mavi gök yukarıda Bindokuzyüzdoksandört fersah gözlerin gözlerin! |
''sibiryatik soğuklar''
Aferin sana.