Orkide Kasketi
I.
Bir orkide kasketinde kulak arkası Sokağı atmış omzundan geyik ayak Lacivert akıtıyorum geceye elekten Usulca ayrılıyor halkın kurtuluş öyküsü Usulca seveyazıyorum gözlerinin karasını Gözleri olmayan bir terziye bu durumu ayrıca belirttim Ben dedim; modernize olmuş herhangi bir akımdan Koca salonlara ilişiyorum gözüm arkada değil Ben dedim; gözüm var ve insanüstü mutlu olmak bu Kült bir imamın yeniden doğacak olması İnsan! Ertelese de yaşamayı Üstüne aldığında bütün korkularını Yeniden ve yeniden Sevebilmek oluyor.. II. Orkide kasketine merhaba Henüz yeni gelmiştik yorulmaktan. Çok erkenciyiz -herhangi bir yorulmaya- Sen yorulma diye koca kenti yakıyorum dumanlar minare boyu Oturuyorum soluk alacakmışım gibi ama bir park görüyorum Soul tarzında soluklarla baraja bırakıyorum kendimi Kocaman hayaller barajında. Çok sanatsalsın sevgilim Sen yorulma diye koca kenti boşaltıyorum Var var. Yok denecek her şeyde bile var Civciv sakalara mavi Oradan da Onunla birlikte yılların uzunluğu Vay! Çiçekleri, yeşertip bir mezarlığa yerleştiren elim Nedenini bilmiyorum bugünlerde, gözlerim mahpushane. -gelmiş bulundum, artık gitmiyorum- III. Kısacık zaman olsaydı elimde Ellerimi bir yönden bir yöne savurmak yerine Gözlerinin aşağısından yastıklara kaz tüyü doldururcasına Yaşardım. Yeşerdim. Ve -iki- kez çıkıyorum aynı yokuşu Ve bir sokağın kaldırımlarını Kapısı açık kalmış bir binayı kapatıyor Yokuşuna dokunuyorum senin. (Böylece kafasını çevirip yaslıyor Uzak/Yakın geleceğime) IV. Yüzünün sol kıyısına kuşlar üşüşüyor Kahvede iskambil oynayan adamların bütün tez canlılığıyla Çetelere selam verip gangsterlik oynamak gibi Hatta Cumhuriyet’in ilk günü şerefine Kaoslar başlıyor, solumda Kaos. Geçti yaşadığım yerden Yaşadığım yerler tundramsı ve kelek Artık yok kaybetmek! Geçti gözlerimdeki denizden BAHR! İniyor şimdi sevmek BAHR! -gelmiş bulundum, artık gitmiyorum- |
kaybolunmalı içinde, hem çok derin, hem son derece sade......