Hasan Karaşahin- http://profil.edebiyatdefteri.com/hkarasahin/
Gözüme masal battı
gözlerime masal batırdılar anne onca yalanı aklımda bırakıp kaçtılar
kamyon kasalarında taşınan kaçak etten farkı yoktu artık göğüs ağrımın arasına sıkışan aşk’ın
akranlarımın sapanından çıkan kuşları ıskalayan taşlar vardı dumanıyla gökyüzünü zehirlediğim şiirleri yakmadan önce
kendimi aşktan alıp aranıza döndüğümde tarih çoktan yol almıştı/masal olmaktan çıkarak
asyalı göçebelerin uykusunda afrikalı çocukların açlığı uyanırdı bütün zenginliğin altyapısı rüya kaynaklıymış atlarının eyerinden medeniyet sarkıtan herifler düşürdü az evvel geçerken herkesin doğrusunu biraz turâbâ karıştırarak
tapınaklarda kalbini terbiye eden müritlerin imanına dil uzatan ilahi duygudan yoksun hatunların ağzına doluşan sözcüklerle takas halindeydi zerâfet vergisi tanrı tarafından ödenmişken bütün güzelliklerin kimse üzerine alınıp örtünmek istemedi
sap ile samanın harmanlanmasıydı meydanları dolduran sesler yağa yoğurda akıl olmaktan öteye gitmedi hiçbir eylem
sen ve ben ayrı ayrı ise zihinlerde bizi nereye gömüyorlar anne
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gözüme masal battı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gözüme masal battı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
bazen genç bir kederdir şiir ; başında esen kavak yellerine rağmen umulmadık an'da dizlerini göğsüne çeker ve şairini bekler. sessiz, sedasız ve adeta kimsesiz....
şiir ve yorum şöleniydi, çok teşekkürler dostlarım. her ikinizi de içtenlikle kutluyorum.
şiir bir fırtına sonrası sessizliğin çığlığı,keşke kasıgaya dönüşecek yağmur getirse.. ben yüreğimi kavuran şeyler buldum ,umarım her okuyanda aynı etkiyi yaratır..
sonrasında yüreğinin ummanında, adına yaraşır güzellikte evrensel bir bakış açısıyla kapısını açıyor bize.
-kaçak et taşıyan kamyonları -asyanın göçebeliğinde, afrikalı çocuğun açlığının uyanmasını -dine uzatılan dili - takas edilen insanlık onurunu ve dünyayı bunca güzellikler içerisinde, insanı Eşref-i Mahlukat çerçevesinde yaratan Tanrı'yı hiçe sayarak çirkinlikleri giyinmeyi tercih eden Ademoğlunun evreni çirkinleştirmek için yaptığı hamlelerini özgürlük ve barış kılıfına bürüyerek birbirini nasıl ötekileştirdiğini büyük bir ustalıkla,
şairlik libasının hakkını vermektedir.
...
ne garip değil mi şair? birilerinin cennetinin yolunun birilerine mahşer yeri olarak tayin edilip cehenneme çevrilmesi
üstelik toprak içine aldığı faniye kimlik sormazken
anlat şair! "sen-ben ayrı iken bizi nereye gömdüklerini"
İnsanoğlunun bindiği yalanın sırtından ne zaman ineceğini sapla samanın haklı ile haksızın nasıl yer değiştirdiğini
ve biraz da umut serp şair!
dışarıya sur gibi yükselen içeriye doğru nem almış naif yüreklerimize daralmasın gökyüzü diye
tam da burada sözlerin boğazının tıkandığı bu anda bir kederin ta ortasına yığıldığımızda
soğutsun diye can evimizdeki ateşi Hızır gibi yetişir ya kalemin
"Tanrım senin bayrağın ne renk" demiştin bir şiirinde de
ne diyeyim sana be hevalim
yağdır insanlığı üstümüze adının cömertliğiyle
-sen "usta" biz "çırak"
yürüyelim şiirlerin yurdundan mavi bir umuda-
ve çok değerli Hasan Ağabey bir şiirin nabzı böyle mi attırılır?
bir şiire kan böyle mi pompalanır?
-var olun her ikiniz de-
teşekkür selam, saygı ve sevgiyle
ki ne çoktur herbiri de
.
-Rezber Camêr- tarafından 8/28/2013 1:51:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
Tebrik az kalır. Aydınlatıcı bir şiirdi. Emeğinize, yüreğinize sağlık...