Himayekemal sunal yöresine ait gülüşünde mola verdi kederim penceremin perdesini tutuşturan bakışlarınla uyandım aşkın sabahına rüyamda unuttuğu saç tellerini h i m a y e ediyor avuç içim somuncu babaya özenen titrek ellerime nefesin değdi değeli tadı içime şiirle işleniyor sevdanın rengi leylasının hasretine aklını yaslayan mecnun değildim hiçbir zaman göğsümün altındaki makam odası derli toplu bir sûkunetin yatağıydı şımarıklığına helal ettim nem varsa mahcubiyetimi bozguna uğratan yeni yetme duyguların istilasıdır çehremi böyle çepeçevre saran sevgi yumağı ne çok ayrılığa rest çekti uzağıma bırakılan ezgilerin aşeren kavuşma isteği ömrümün rafına istiflenmiş sıradan günler kendini çürüğe ayırarak kopup düştü takvim yapraklarından yılgın yıllardan kurtardın cesaretime çalım atan zayıf hallerimi ki ben dilimi ısıran yasaları çiğnedim de geçtim çemberden siyaha ülke olan yüzüne iliştirdim hüviyetimi camekânların önünde dağılan bendimi bir araya toplayıp b e d i i yanına sığınan muhacirim biraz öyle ki adım sanım ahdım sen dolu kent kalabalığı artık biliyorum sevmenin yetmediği sevilmenin eksik kaldığı bir karmaşadan farksız bu tefsirsiz dünya ama yine de "a s r a y e m i n o l s u n k i" sesini çerçeveletip kulağıma astım -güzel sözler duymayı/özlemek istemiyorum…- Cömert Yılmaz |