Suya stransu ve ay’da saklı duran yüzünün atlasına rüyamı süslü kılan bir ülke çiziyorum üzerine söze gül yediren yediveren ağızlı çocuklar göğüne yıldız asıyorlar gözlerin kadar güzel geceye ıslık çalmayı öğreten aklımı sıyırıp rüzgârlara giydirdim deliliğimi çilesine eyvallah etmeyen hikâyeleri sırtına çivileyen hayallere rastladım yol boyu bütün dertlerin korkuya kapılma sebebiymiş omurgası sağlam sevmelerin direnci her mola yerinde çayıma gülüşünü düşürüyorsun kenarındaki çukurda yeşeren umutla birlikte üşüyen yetimlere pay ediyorum huzuru ayağa kaldırıyoruz el’birliğiyle başucumda ayin yapan müridlerin duasında adının harfleri tek tek batıyor döşüme bu defa yalnız batmayacaktım bahtımın dibine cömertleşen yokluğunda ayıkladım kendimi ayıp zamanlardan merhametinden öpülecek insanların her gün daha da azaldığı dünyada dibini boyladığım bahtımın içinde vazgeçtim mutlu olabilme sevdasından ve utanılacak bir yer arama gayretinden sonra yine aynı sedirin serinliğinde unutuyorum rüyamı gölgemi ve bizi Cömert Yılmaz |
Güzeldi…