İSTASYON...ve çürüdü rahminde gecenin yıldızlar terledi avuçlarım gölgesinde ayın kimseler bilmedi içten içe nasıl çürüdüğümü yokluğun kör bir yılan gibi gezindi tenimde anladım ki daha öleceğim çok istasyon var çıkılmamış bir yolculuğun ilk günleriydi henüz kesik kesik hıçkırıklara yakalanmazdan evvel sonunu bilmediğim bu yolda öğrenmeye çalışıyordum ölümün bütün hallerini anımsadım kâhinin kulağıma fısıldadığı tümceleri ’sıkı tutun, öldür içindeki seni yüklenme boşuna indir sırtından gölgeni’ tersinden yürümeye başladım yolları ayak seslerine sordum ilkin kaldırımların bunca yüke nasıl dayandığını ve mezar taşlarına bunca ismin nasıl yan yana sığdığını dönüp sırtımdaki yalnızlığa baktım anladım ki daha ölecek çok istasyon var topal cümleler kurdum ah’lı geçmiş zamanlarımın uçurumlarında gözlerinin kuytusunda açtım gözlerimi düşlerim kırgındı uykularım yara bere içinde gidişin bir bıçak gibi etime batarken öğrendim bazı trenlere sadece tek yöne bilet kesildiğini hiçbir yere yazmadım bunu kendime söyledim anladım ki daha ölecek çok istasyon var yoruldum bana ait olmayan gömlekler giymekten bir meczub hırkasıyla çıktım yollara beni sana getirecek bir yol olmalı ya da yolu bana getirecek bir sen duracağım hiçbir durak yok menzilimde son kez topluyorum bavulumu bu şehirden cebime sığacak kadar kısaldı raylar sana geliyorum bulamamak pahasına ama anladım ki artık ölecek tek istasyonum var NECAT USLU Şiirime ses/nefes olan değerli ağabeyim Hasan Karaşahin’e kalbi teşekkürlerimle... |
bir meczub hırkasıyla çıktım yollara
beni sana getirecek bir yol olmalı
ya da yolu bana getirecek bir sen
duracağım hiçbir durak yok menzilimde
son kez topluyorum bavulumu bu şehirden
cebime sığacak kadar kısaldı raylar
sana geliyorum bulamamak pahasına
ama anladım ki
artık ölecek tek istasyonum var
:(
tadında buldum kalemi nefesi..
tebrıkler emekçi yüreklere
saygımla