KOKUNU SÜRÜNMÜŞ RÜZGÂRLAR YETER
Zaman eriyordu avuçlarımda,martıların çığlıklarında avaz avaz buğuluydu sesin.
Her saniyede dudak izlerin saklı,saçlarının kokusuna karışmış kaçak çayın kokusu. Volkanlar patlarken en derininde,gözlerime değen merhametinin muştusuydu. Dalgalar vururken kıyıya çocuksu gülüşlerine ağlıyordu deniz senden habersiz. Feryatlar saklıydı, tebessümlerimizle açan zakkum çiçeklerinin kekresinde. Vuslat sarhoşluğunda dilim lâl,sağa sola çarpışlarımda kanardı dakikalar. Gözlerine yansırdı yakamozlar,ömre bedeldi sende soluduğum nefesler. Alnından öptüğüm sevdam,bil ki sana çıkıyor yürüdüğüm tüm adresler. İçlerinde mahşer saklayan güller dokundu çatlak dudaklarımın kıyısına. Tandır ekmeğinin buğusunda saklıydı mutluluğun g/izli ölümcül çığlığı. Saçlarının kıvrımlarında akarken zaman,dokunuşlarımda yandı avuçlarım. Efsuni bakışlarının altında k/anıyordu yüreğin,ölüyordum ömrümü verdiğim. Grameri bozuk tümcelerde terlerken ,sanki sana şiirleri kurban eden ben değildim. İnlerdi hüzne gebe melodilerde,göğüs kafesimde sakladığım hicran yüklü midyeler. Kum taneleri avuçlarımda,sırtımı dayadığım kayık artık küskün mağrur denize. Bütün sancılı sevdalar gibi gökyüzünü hüzne boyayıp giydik üzerimize. Sıyrıldık tenlerden,geçtik türlü badirelerden,bir nefese eyvallah dedik. Uzak da olsa beden,kirli bakışlara inat haykırışları sineye çektik. Nasılsa aynı göğün yağmurlarına,yıldızlara,rüzgara sözlendik. Ve güneş doğarken masmavi bir gökyüzünün çığlıklarında mimlendik. Ah! Benim ömrümün soluğu olan uzak diyarlarımın asi sevdası, Kokunu sürünmüş rüzgarlar yeter,bu deli sineye tütsü gibi çeker. En hüzzam şarkılar dağlar yüreğini kızgın şiş gibi, unutma! Bırak çağlasın yağmurların,ruhu temizler gözyaşları,kendini tutma! NECAT USLU |
Selamlarımla.