Okuduğunuz şiir 30.6.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Hasan KARAŞAHİN
Kundaklanan hayatlar
‘’sevdalıydık…sevdalıydık yaşamaya sevdalıydık yangınların arasında dostluğu andık…’’
kaybolan…
işçi babaların akşamları eve dönüş yolculuğuydu çocukların gözlerindeki bayram sevinci azıkları sevgi, sevgileri ter kokusuna banılmış yavrularının gönlünde yatan kahramanlardı
samimiyetine riya karışmayan tek gerçekti aynadaki yüzleri bir yanı yar, bir yanı dosttu sağa/sola can deyip sarılan anaların…
yakılan…
emekçi insanların, yaşam kavgasına inat her dönem, yeni bir kargaşaya gebe bırakılacaktı güle-oynaya geçmeyi öğreniyorken zaman! ille de canına okunacak/çomak sokulacaktı huzur içinde akıp giden devranın…
postal izlerinin lekesi sinerdi mevsimlerin alnına işlenen vukuatların vesikalık fotoğrafları her ay’ın yakasına ayrı ayrı asılırdı siyah-beyaz karelerde…
en çokta eylül alırdı hissenin ağır tarafını zehir-zemberek küfürler ederdi ağız dolusu yağlı urganlarda yiğitler sallanırken mayıs’ın asık yüzünde…
ve temmuz! türküler tutuşurken kucağında başın öne eğerdi, yerin dibine girerdi çığlıkları sararken alevler…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kundaklanan hayatlar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kundaklanan hayatlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
cömer bey şirinizi ilkez dinliyorum sözyleyecek sözüm yok etkilenmemek el değil gerçeklere deyinmişsiniz yüreğimi sızlatınız sizi yürekten tebrik ederim çok güzeldi harikaydı başarınızın uçsuz bucaksız denizler gibi devamını dilerim saygılar.
bu sayfaya her gelişimde iliklerime kadar şiir yudumluyorum. sonra tüm mütevaziliğiyle onur ilişiyor yanıbaşıma gülümsüyoruz birbirimize, içimizde kırılmış hayatların hüznü...
kürek kürek toprakların altında kalır sandılar kin oysaki her can'ın bir parçası bulaşmamış mıydı gönlümüze peki ne kadar karşısında durabildik acıların? söyleyemediğimiz sözler sadece içimizde...
bugün geriye dönüp baktığımızda takvimlerden düşen ayların verdiği haber sadece tarihin tekerrüründen ibaret resmi acıların tekerrüründen...
Temel taşlarımdı benim..dışarıda hava ayaz...anam örgü örer..bana türküler söylerdi...ufacıktım... Babamla sevişmeyi özlerdi gündüz vakti gece olsuın diye Anam...mendilinde bir çıkın sebze ve ekmek....Babam gelirdi akşam vakti eve...sevinirdik ablamla ..karnımız doyuyor diye ..anam babamla sevişirken sevinirdi.. çocuklarımın karnı tok diye..ey aşk bu kadar mı basitsin ?
Yürekten kutluyorum Şairi-şiiri ve hakedilen seçkiyi..Saygı ve sevgilerimle..
çok güzel bir şiirdi...hak ettiği seçkiyi almış... ben sayfanıza bir başka şiire yaptığınız bir yorum dikkatimi çekince uğradım iyiki uğradım...ve harika bir şiir okudum.
Bahsettiğim şiire yazdığınız yorumun gerçek olduğu inancım pekişti...
yıllardır cep telefonlarında sms olarak dolaşan bu şiir sizemi ait diye sormuştunuz şaireye ama ben yorumunuzu okuyuncaya kadar şiirin sahibi henüz cevap vermemişti...yorumunuz doğru ise ki ben doğruluğuna inanıyorum, o halde yönetime iki satır bir mesaj atın lütfen çünkü emek hırsızlığı yapmaya ve insanları aptal yerine koymaya kimsenin hakkı yok diyorum... saygılarla.
Bu şiiri güne gelmeden okumuş ve tahminde etmiştim yerini hakeden bu esere çok gelip gittim şiire yorum yapmayacağım ancak şaire diyeceğim şu ki sizi takip ettiğime fazlasyıla değiyor.Yolunuz hep açık olsun.Sizi tanımak çok güzel.Saygılarımla...
emekçi insanların, yaşam kavgasına inat her dönem, yeni bir kargaşaya gebe bırakılacaktı güle-oynaya geçmeyi öğreniyorken zaman! ille de canına okunacak/çomak sokulacaktı huzur içinde akıp giden devranın… ............................................ yorumsuz şiirlerin şairini ve yürek sesinin başarısını kutlarım
ne çok acılar çekti insanlık ve hala da çekmekte ne zaman görürler? ne zaman duyarlar? ne zaman konuşurlar? ve ne zaman dur derler bu açlığa? bu yoksulluğa? bu sömürüye? insanlar bu kadar acımasızlığı haketmiyorlar bence ve bu acımasızlıklarada dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile...
2 Temmuz 1993 nasıl unutulur ve nasıl gökyüzüne kadar ulaşan kara dumanlar, 37 canın feryatlar içinde yok oluşu nasıl sileinebilir ki tarih sayfalarından.
Hangi silgi temizler kapkara beyinlerin yarattığı 2 Temmuzları, Çorum, Maraş ve Başbağları. Hiç bir silginin yeteceğini sanmıyorum sevgili şairim.
Bugün 16. yılını anıyoruz Sivas olaylarının ve yine aynı yangın Et kokan lokantanın içinden yeniden yakıyor tüm insnalığı
Kutluyorum kaleminizi ve kurdelanızı ve sevgiler yüreğinize.
postal izlerinin lekesi sinerdi mevsimlerin alnına işlenen vukuatların vesikalık fotoğrafları her ay’ın yakasına ayrı ayrı asılırdı siyah-beyaz karelerde…
en çokta eylül alırdı hissenin ağır tarafını zehir-zemberek küfürler ederdi ağız dolusu yağlı urganlarda yiğitler sallanırken mayıs’ın asık yüzünde…
ve temmuz! türküler tutuşurken kucağında başın öne eğerdi, yerin dibine girerdi çığlıkları sararken alevler…
postal izlerinde kalan yalnızlıklar hep karanlıkların izinde aydınlığı kovalayan yüreklerimiz değilmidir.Umut fakirin sofrasında katığı olmadı mı şiir olup bezenip dönmedi mi kutlarım harika bir şiir saygılar.
kimsesiz bebekler doğardı kaldırım taşlarında güneş, her sabah utanarak uyanırdı gök’ün yüzünü yararak…
birbirlerini çok seven(!) aldanan ve aldatan sevgilileri kucaklardı dünya en çok ihaneti bağrına basarak HARİKAYDI CÖMERT GÜNÜN ŞAİRLİĞİNİ KUTLUYORUM SENDE ÇOK CEVHER VAR YAZ KARDEŞİM YAZ SEVGİLERİMLE
Güneşin, utanmadan uyanacağı günleri hiç yaşamadık, hep bekledik! Ne hazindir ki hiçbir şey de yapamadık! Umutla baktığımız "GÖK" bize ne zaman acır acaba? Günün şairi ve şiirine saygılar ve bir demet pembe orkide!
postal izlerinin lekesi sinerdi mevsimlerin alnına işlenen vukuatların vesikalık fotoğrafları her ay’ın yakasına ayrı ayrı asılırdı siyah-beyaz karelerde…
en çokta eylül alırdı hissenin ağır tarafını zehir-zemberek küfürler ederdi ağız dolusu yağlı urganlarda yiğitler sallanırken mayıs’ın asık yüzünde…
ve temmuz! türküler tutuşurken kucağında başın öne eğerdi, yerin dibine girerdi çığlıkları sararken alevler…
merhaba üstad yüreğine sağlık kutlarım
daha iyi dövüşebilmek için kavgalarda bileklerimize elektrik yüklediler umutlarımıza başka suçlar insan değil bunlar sevdiğim zavallı yaratıklar Hasreti isa
Bütün mevsimlerde ayrı ayrı öldük eskiden şimdi yüzü birbirine benzeyen ölümlerle kardeş olduk. mayıs,eylül veya temmuz ne farkeder kasım ve aralıklarda da kesildi kollarımız. lanetlenmiş deneyimlerden geçerken işçi yüreğimiz ve yoksul çocuklarımız, sağ kalanlarımız yarınlara anlatacak birileri olsun diye bırakıldı. Cinayetlerle adı çıkmış bir ülke : o zaman hadi söyleyelim hep beraber "Ne mutlu...diyene" mutlu değilim ne ben ne çocuklarım. O yüzden biz daha çok yazacağız mevsimlerden ve ay isimlerinden yapılma şiirleri Ama çok büyük bir grup dinlemekten ve sadece dinlemekten hiç sıkılmayacak. Dinleyecek dinleyecek daha önce yaptıkları gibi. Masal gibi.
sevgili şair, yürüdüğün çizgide yalnız olmadığını anlaman için biraz etrafına bak.Nerede esmer bir acı görsen selamını ver.
işçi babaların akşamları eve dönüş yolculuğuydu çocukların gözlerindeki bayram sevinci ================================ Bir Ülkede neden ayrım yapılır.Bir tarafda mutlu bir azınlık, bir tarafta patansiyel suçlu ilan edilmiş insanlar...Asılanda bundan çıkar eziyet görende.Ağır şartlarda yaşayanda bunlardır, sevilmeyende.
enfesti şiir aslında hepimizin yoğrulduğu bu vatanda kimliklerin üzerine kurulmuş okadar kurgular varki bazen mevsimler bile ihanetleri anlatmakta saymakta yetersiz kalıyor.kültürel yozlaşımızın gereği toplumsal yozlaşıyla birlikte ferdi yozlaşma zirveye çıkıyor hayatlarımız canlarımız yanıyor.sevgiler umutlar birliktelikler yok olup gidiyor.oysa biz merhamet timsali bir toplumken bu gün ne olduğu belli olmayan her şeye çıkarla bakan bir yapı olduk .............saygılar tebrikler
emekçi insanların, yaşam kavgasına inat her dönem, yeni bir kargaşaya gebe bırakılacaktı güle-oynaya geçmeyi öğreniyorken zaman! ille de canına okunacak/çomak sokulacaktı huzur içinde akıp giden devranın…
postal izlerinin lekesi sinerdi mevsimlerin alnına işlenen vukuatların vesikalık fotoğrafları her ay’ın yakasına ayrı ayrı asılırdı siyah-beyaz karelerde…
en çokta eylül alırdı hissenin ağır tarafını zehir-zemberek küfürler ederdi ağız dolusu yağlı urganlarda yiğitler sallanırken mayıs’ın asık yüzünde… *************** mevsimlere ve aylara bakarken eylülü affetmek mi gerekiyor acaba diyorum... mayıslar var hazıranlar temmuzlar ya hüznü pörsümüş kirli ekime ne demeli... neden böyle devşirilmiş gençliğimizin en güzel yılları hayatı algılayan varım diyen ve inancını yaşamak isteyenlere neden böyle zulümler yapılmış ki...
gayesi biraz daha iyi yaşamak olan sonra ki kuşaklara daha iyi bir gelecek kaygusu taşıyan insanlar neden hep susturuldu inandıklareımızın inanmadıklarımızdan daha namussuz çıkması ne kadar hazin...
çomak sokulan kovuklardan yaşanan dayatmalardan ne bekleniyordu insandık onurumuz vardı... duygularımız inançlarımız ve işlkelerimiz vardı sevgimiz vardı birde
galiba bize her şeyi çok gördüler....
çok ama çok duyarlı bir şiirdi. dilerim ki herkes yalnızca sevgi persektifinden baksın ve inadına böyle sevgi dolu olarak elele yaşamasını bilsin... yüreğine sağlık kardeşim...
şiir hangi satırıyla (d)okunursa (d)okunsun kopan feryatları ve ağıtları duyar gibi oldu kulaklarım..
Şair öyle güzel anlatmış ki kundaklanan..kaybolan..yakılan..çalınan hayatları öyle güzel gözler önüne sermiş ki ne övgüler yeter güzelliğini anlatmaya şiirin ne de kelimeler dile gelir bocalarken ve sancılanırken sözler verdiği savaşta peşi sıra akıttığı terler için..
gerçekçi kalemini ve duyarlı yüreğini kutluyorum Şair..sevgi ve saygıyla..
Yüreğinize sağlık..