Bir şubat soğuğunda girdaptanmış ülkem
Tamahkâr bir
geceden sıyrılan aç gözlü bir sabaha
Uyandım
Yeri göğü inleten bir esmerlik rüzgârın eklemlerinde
Gün ışığına bir sessizlik diktim
Yayvan bir ruhun kabri başında ilkellik dua ediyordu
Dirildim yeniden sızarak bir toprağın canına
Can oldu baharın rıhtımlarında bir ertesizlik
Kararmışlıkyarıklarından bir ışık süzdü
İnce belli rüzgâr yeminli bir can otağı
Çağıyla kolay anlaşamayıp
Alaşağı edemediği diyarlardan gelmiş
İki renk seçip birini yolda serpiştirmiş
İzlerinde özlerinin kavli varken
Yüreği koca bir ormanın enkazında
Can ötesinde bir bahçesi var
Bataklıklar perhizleştirmiş
çiçekli dağlar kuşatmış
Alaturka seçip Frenk diyarlarına yumruğu sıkılmış
Yakıp yakıp meşalelilerini onca
siyaha mühür vurmuş
Yüreği can tanesi
Nefesime ürkek diyarların postalarını giydiren şehir
Az öteden gelmiş gibi yakınsak bir umman dehlizleri
Kırlangıçlar sayfalarından seçilmiş kelimelerin
annesi
Ruhsuzlukların serabına avuç içi can suyusun sen…
Can ırmağı
Yürüyen nehirlerin kıyısında bir söğüdün gölgesinde
Çığlıklar deren damlacıkların şarkılarında adın geçer
Ruhumda
beyaz bulutlarla sevişmiş akçe bir can özünün ihtilalı
Çanları susturdun
Ruhu inanmışlığı seçenlere bir içim su verdi
Kuşların ayak izlerine yelkenler takıp gölgesine
Denizlerin tuzlu suyunu katık ettin
İçenin doymadığı
Bakanın kanmadığı
Yutanın boğaz sancısına bir dirhem daha istiflediği
Sense yumuşak içimli
Kanatlarına serilen huzuru yavaş yavaş uyandıran
Dokunduğunu nakışsız desenleyip
İzine bir ferahlık bağlayarak
Sesinin
güneşi kenarda tutup ısıttığını bilir misin?
Ruh devrilirken bir dirhem nefessizlikle
Eğilip öperken anından
Cansuyusun ulanırken
Kibrit çöpü bir
dünyanın bedenine
Şubat soğuğu dedim
İliklerine kadar buzulların üfürdüğü bir ahtapot
Lakin adın sıcak estirip dondurur soğuğu
Kenara çekilir kar denen şeyin ressamlığı
Ve güç bela kurduğum cümleler bahara kadar asılı
Kalır
Seni sarkıttığım yerlerin dudaklarında