Mektebi sessizlik
Yenilmiştik
Herkes yapayalnızlığın gölgesine çekip gitmeler ekmişti Sürekli hüznü örgütleyen masallar dinler olduk Kayıplarımız vardı ilkesi ve ülküsü yetimken Kaybettiğimiz yere doğru Adım attığımız yerde sorgu sual Yakasında taş kesilmiş kelimeleri takan orduların kimliğiyle Kirlenmiştik Gri bir yüzün aynadaki siluetine tükürmüştü Kederli bir sonbahar çizerken Bob Ross Sinemde bir yumruk Artık mahcubiyetimizin mağduriyetine mağlubuz… Yorulduk menekşelerin solduğu toprakta çıplak ayakla Lağvedilmişti ayak izlerimiz yürüyüşlerimizin düşselliğinde Yoksulduk Şarkılardan çaldık Zamandan çaldık Çekip gitmelerden çaldık Birbirimize bir yabancılık çağındayız Herkes için bir şey diyebiliyorum Diyebilmeli miyim? Yabaniliğin yavanlığına ürkütücü bir dürtü sellik diye Biliyorum Bu dünya başka dünyanın gebesiyken Doğurduğuna türkü yakmanın cezasına Küçülecek zihinlerdeki iyiliğin erdemli gülleri Kirpiklerine bir telaş ekmiş ayaküstü yaşamlar Gündüzler çekerken eklemli bir siyahın dizlerinde İnatçı bir akıl beslediğimi şikâyet ediyorum Vahalardan su içtiğime mi inanayım? Yoksa Ekber selamına gür sesli bir tekbir verdiğime mi? Nerden çıktı bu üzengilerinde bir kurtuluşun ediği Hepimizin ıslandığını görebilseydik Sığındığımız yerlerde yağmurun başkaldırışlarını duyardık Kuraklığın hakikatine bir isyan düşerse bir gün Geride durmadan şehrin yıkadığı kirli dimağımızı Yolcu edebilir miyiz? Yazabilecek bir şeyler kaldı mı ki? Musa da geldi gitti Kâhinlere inat yarıp gittiler Dirildiğini de gösterdiler bir yosun diplerinde Kim geldiyse yoldaş etti mucizeleri Kimse çadırını sökmedi Durgun suya bakışlarını saldı İçinde sızı olanlar kaynattı kuzeyli soğuğunu Doğuya kara çaldı Soytarıların hemhal olduğu sinsi bir bulut göğe yerleşti Kafamı çevirsem nefesi kesilen diyarlara bakabilir miyim? Sesli konuş benimle ey mektebine sessiz harflerin kokusunu yayan… |
Bazen dejavu yaşarız ya
Sanki iç dünyamın yansıması gibi
var olun şair.