1
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
539
Okunma
Unutmadım
Ayrılmalıyız demiştin
-hayır eylüle vardı daha yanlış hatırlıyorsun-
sonra sol bacağını
sağ bacağının üstüne koymuştun
Elin titriyordu çıkarırken
paketinden sigarayı
ve o lanet olası çakmak ilk dörtte yanmamıştı
Masaya bıraktığım çayını
içmeyi unutmuştun
Ayrılmalıyız demiştin
ve uzun
çok uzun susmuştun
Unutmadım
Önce kuşlar uyanacak demiştim
rızık için uçacaklar dallardan
bozma sırayı
sonra sen çıkacaksın kapıdan
Saçlarını yarım yamalak taramıştın
Kapatmamıştın bavulunun ağzını
Önce kuşlar demiştim
sonra sen
bozma sırayı
Unutmadım
Biraz daha kal demiştim
yalan söyler bazen
buranın cemreleri
Islanırsın
kırkikindiler bitmedi
Tamam demiştim çöle dönmüş kentler
gözyaşına saldırır kalanların
ama sen de dikkat et
uzaktaki şehirlerin de şefkati yoktur
topuğundan yemeye başlarlar insanın
Nasıl unutabilirim
Sen cesetleri kucaklayan
topraktan daha acımasızdın
O en azından kendine katıyordu
sen beni mezar taşı gibi susan
duvarlarla baş başa bıraktın
Kırıldı cam aktı kum
çok fazla akreple yelkovan ölüsü gömdüm
Gelme
çiçeklerle falan konuş
incinmiş olanlarla özellikle
Değil mi ki bir bilet yetiyordu
araya ayrılık koymaya
şimdi dilindeki masalın finalinden bana ne
Hem unutulur dert etme
unutulur tadı
ilk öpüşmelerin de
Kalır bazen
gökyüzüne heves eden uçurtmalar
elektrik tellerinde…
Özgür SARAÇ / Râzı