Bir Akşam Kızıllığıyla Konuşmalar
Ve bir ses daha kayıyor sabaha
İlk yıkıntının üzerinden sahi kaç yıl eridi Kederden önce tanıdığım duyguyu hatırlamıyorum Yüksek ökçeli yerlerin hüznünü ise başlamak sayıyorum Aykırılık diyorum Kıblesini kitlesinden almayanın seçtiği yol muydu ? Yoksa silik bir izin yağmur da berraklaşması mi? Yarim asırdan beri kamburum ilk hecenin kesesinden Ve sırtımda yağmur değmeyen çöl sıcaklığıyla bağlı yenilgiler Öğrenmek bir garip seyir haliydi Cevap aramanın ötelerinde bir yasam benim kisi Keşke her şeyi koyu siyaha boyamadan önce sorsaydık düşlere Beyaz senin vatanından sarhoş dönmüş der miydi hancı Yoksa iliklerinde şarabın turunculuğu görmek ister miydi yapay sevinçler Artık heykellerin büyük sessizliğinde kalabalık sayıyorum kendimi Yumuşak bakışlı ürkek ceylanların ülkesine diş geçirmiş derinsizlikler Ve kaç boğulmalar söz eder sularımız Ortadan yarılmış yüreklerin su aldığını görmek batmak demekti Batmak Kayıkların suya büllenmesi miydi? Değildi dingin maviliklerin yuttuğu Bizi kalbinden yaranların diyarıyla İçimizden göçenlerin memleketi aynı Toprağa ilk bakışımı hatırlıyorum Bir hikayenin elbisesi sırtında Islaklığı yakiştiran bir bensizlik yağmuru muydu Bir gün dünyadan kovulduğumda Kovulmak dedimse gülümsemeli bir istenmeyen hal bizimkisi Oysa alnımdan öptü dünya Kirpiklerimde islattiğim senin gölgenin yosunları Denize bir ben serenat yapmadım ki Kuşların kanatlarında savrulan rüzgarın gül demetleri saçtığı da doğru Oysa yaprak dökmekte bir aşk ilanı değil miydi? Ya da yaşlılık bir gençliğin iksiri Ölmek diyorum Eskilerin deyimiyle Sanki tadında bırakmak dunyayı Müsade istemek Ayrılık güz getirir mi bilinir mi Ben bilmem Ben bir maviyi sevdim Nedenini bilmediğim bir atlasın ilk sevinci sanki Yaşamaksa maviyi içine çekmek gibi Ölmenin rengi de var elbette Var ama Dilim varmıyor sonbaharın bahçesi bakmaya Başlamak diyorum maviye Bir bitirmenin cesaretsizliği ve alişkanliği üzerimde Yavru turnalar Kırık serçeler Ve küflenmiş ilk esmerliğinde bir göz bakmaları yok oluşun iliklerinden ürpertimi geçer? yoksa korkmak mi gerek hataların bakışından soluk alıp vermelerin düz bir çizgisi ise yaşam Sanki uzanıp tutulurcasına sessizliğe gömülelim mi? Artık eski ritmi yok sokaklarındaki enstrümanın duymanın eşiğinde bir anlamsızlık soluksuz eski rıhtımlı gülümsemeli insan gülümseyerek tükenmeli dalgınlığıma verin demeli ölüme anımsayamazken sancılarımı toparlıyorum tıpkı yakasında hüzün bakan bölünmelerimiz gibi Ah eklemlerinden asilik akan çozemediklerim ve üstünden aldığı ezberle akıp giden suyun sıradanlığı sıradanlık alışkanlığın ikizi sanki bir beyin uyuşukluğu yanılmış bir korkunun hazzı yatağından akan nehrin sesi ise genişlememin ölü doğumu sanki ayaklarım artık eski yolların çocukluğunda yalınayak sahi Ölmenin bu kadar koşar adım olduğunu kim söyledi ölmek basit bir lügat terimi olmamalı ölmek garip ölmek sık sık geriye dönüp anlam aramak mı ölüme nefes alıp durmak bizimkisi sanki bir yanılsama bir aksam kızıllığına oturup konuşsak diyorum bir sessizliğin gömüldüğü kalabalıkları akıtıp gözlerimizden sanki onca insanin gözlerine ısmarlasak bir gece oysa insan gecesinde düş kurmaz mi? boşluk döven bakişlarla ah o yolculuğumuz bir dem vursaydı kavuşmalara puslu bir yalnızlık bıraktın ilk hecesinde güzelliğe bir parça bıraktığımız doğru hangi sayfadan silgiyi eksik ettik ki bir bardak su içtiğimiz yalanların testisinde sızdığını gördünüz mü bir içim ferahlıkta uyuyabilirim köhne bir kukla bedenim göç ettiğim doğru bir avuç yalnızlığımı sürüyorum yaralarıma sonra başucunda adımın iç çekmesi lambalar içlerinin depresifliğini hiç bilmeyecek siyah bozan kanatlar dünya ışıkları yarının aldanışıdır seslensem koyu bir zaman altından Oysa neyse hadi dönün ilk emzirdiğiniz ufuklara yok olmaya bir engel varsa yenilgiler in tutkulu yanıtları hadi ağır yaralarımızın şifasını arayalım öyle büyük yaşamadım ki herkes gibi herkesten öte nice koyuluğuyla bir dünya benim kisi bir benden cıkarmak gerekecekti kelebeksi bir anlam ve bir gün bir gün sevmek ölümden öncesi yalnızlığı... |
Yalnızlığı, düşleri ve umutların iniltisini duydum bu koca dünyanın kızıllığında.
Tablodaki motiflerde hepimizin renkleri var ve paramparça olmuş düşlerin coğrafyasıdında geziniyor bilincimiz...
Ne çok mutlu olabiliyoruz
Ne de iyi bir çıkış yolu bulabiliyoruz!
O halde dönüp tekrar okumalı şiiri...
Teşekkürlerimi bıraktım müstesna dizelerin şairine.
Saygı ve selam ile.