Kızıl kuşanmış hummalı bir zaman
Bir sabah uyandım
Kül, güneşin renginden aldığıyla sevdi Tabiatın gittikçe dağlandığına şahidim Bahçesi gövdemden aldığı kokulardan tarazlanmışken Ruhun beyaza büründüğü Yerlerde Adım ağırlaşır kurşundan halliceyken Yakışıksız bir gizemin İçten kopan fırtınayla kapışacağını öğrendim Zıtlığın hükmüyle yoğrulmuş meşgalesinden Zafer çıkarmanın derdiyle bir avuç insanın Bir dirhem yaşamak eklediği aşkın sancısına talip mi olduk biz? Bu aşka nice yaprak döktü kimileri Kimileri yürürken gidemediğini gördü Bir başkası ölümden önce baş ağrısı yaşadı Kimiyse oturdu bir göğün eğilmiş saçlarına Serin taşlıkların yamacında Kızıl kuşanmış hummalı bir zamandan geçirdi eklemlerini Evlerden irkilen yolların ikindi kuşağına uğradığını Gördüğümden beri Gövdemin meşeliklerine Kanat çırpan kuşların göçüne Ezber ettim ilk dizelerimin sağırlığını Yine de kapatıyorum kendimi Eskiden kaçamak bir bakışın gölgesine otururdum Bir zaman rıhtımına kapılıp tütsülerdim âşıkları Şimdilerde kapıyı, bacayı ilkel korkulara kilitledim… |
eyvallah...