mahşeryakışıksız bir yamayım dünyada yahut şark çıbanı bembeyaz bir gerdanda bir bilseniz kaç asırdır sürgünüm ne kadar arasanız da bulamazsınız adımı hiçbir mezar taşında unutulmuş sözcüklerden koleksiyonlar yaparım yazıp yazıp sildiğim Tanrıya yazdığım mektuplarımda kalbim ah kalbim binlerce kez kırılmış aşk testisi râm olur karşında bilirim bu da bir temenna bir hay bir huy gidip gelir yorgun kalbimle dudaklarım arasında cenge tutuşur Münker’le Nekir gülün dikeni dile gelir adın zikredilir çatırdayan kaburgalarımda kopar şirazesi dökülür adının yazılmadığı her yaprak okuduğum kitaplardan mahşeri bir ben bilirim bir ben bilirim mahşeri ne kadar dünya ağrısı varsa sizden ırak benden içeri o dilberin zeytuni gözlerini gördüğümden beri ... Necat Uslu |
Varlığı ayrı, yokluğu ayrı yara!