Yanışında gizlenen alazlarŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazen detayları es geçer insan...
Göğün rengini hatırlamaz mesela. Kaçar yağmurlardan... Umursamaz, uzaklardan savrulup önüne düşen yaprakları... İçten içe, kaybolur duygusuzluklarda. Kopmuştur ipleri uçurtmalarının, birer birer. Ve, Unutmak için uçurtmalarının yere çakılışlarını... Kanadı kırık bir kelebeği salmak ister yine de, Tüm mecalsizliğiyle, özgürlüğe.
İçten içe,
Yanışında gizlenen alazlar! Varabilir mi? Geceye saçtığın kıvılcımlara? Saydam bir rüzgar mı düşlediğin? Yoksa, sislere mi kapılmış nefeslerin? Oysa, Isıtmayalı ne çok oldu buraları, Güneş. Gölgelere kalmıyor artık şehir, Boğuluyor toprak, Usulca kayboluyor insanlar... Usulca terkediyor ümit, Yeryüzünü... Sokaklar, Ayarsız saatlerin mekanı. Ve, Hazanı karşılayan yapraklar, Neden vermez artık, Hüzünlü aşklara ilham? Aralamaz mı hiç sessizlik kapıları? Alıp götüren ayrılıklara... Yoksa, Çığ düşmüş düşüncelerin can çekişleri mi? Hasretleri sardığın fanilikler. Acıların, Izdırabın, İklimi ateş değil mi sanırsın? Kanadı kopuk bir kelebeği, Salabilir misin özgürlüğe? Yoksa, Hiç mi kelebeğin olmadı senin? Hayalinde bile! Olmadı mı hiç? Rengarenk düşlerini, Saldığın gökyüzüne. Ve... Hiç mi yanışında gizlenmedi? Alazlar... Söyle, Öyleyse... Sahiden var mısın sen? |
Esenkalın